meyhaneye son giren bendim. üzerime çevrilen bakışların, bana bakan gözlerdeki şaşkınlığın nedenini buraya girdiğimde anlamamıştım.
karşı masada iki kişi oturuyor. iki yaşlı adam. iki çirkin. bin yıl içki içmesi yasaklanmış iki ayyaş. ve yasaklarının süresini bilmemekle cezalandırılmışlar. yedi yüz sene tek damla içmemişler. bir o kadar sene önce çiğnemişler yasağı. bir o kadar senedir lanetliler. ve hararetle sıkıyorlar rom şişesini derinden, yedi yüz senedir. tam arkamda bir aile oturuyor. küçük bir kızları var. kızın yüzüne bakmayı deniyorum. diğer herkesin yüzü gibi bulanık bir çift gözden başka bir şey yok. yalnız sesi, tiz ve derinden. bana en uzak masada bir koca karı oturuyor. kendi kendine bir şeyler anlatmakla meşgul, utanç verici şeyler... anlattıkça, yüzü kızaracakken, burnu kızarıyor. çünkü bu koca karı içmeden anlatamaz. buradaki herkes gibi.
bir gıcırtıyla irkiliyoruz hepimiz. bulanıklıktan gözlerimin göremediği yerlerde bir sessizlik beliriyor: kaç zamandır göremediğim, yalnız seslerinden tanıdığım kimliksiz insanların sessizliği... ve şimdi, bütün meyhane, açılan kapıya bakıyoruz.
hatırlamaya başlıyorum. bir vakitler ben de o kapıdan girmiştim. o zamanlar henüz saatlerin tik-takları durmamıştı. ya da ben yeterince içeride değildim bunu fark ettiğimde. işte şimdi yeniden dönüyor akrep ve yelkovan, kaybettiği zamanı yakalamak istercesine. ve açılan kapıyla gelen ışık edepsiz koca karının üzerine vuruyor. aynı anda kapının önünde kısa boylu, sakallı bir adam beliriyor. hepimiz bir adama bir koca karıya bakıyoruz. koca karı eriyecek. yıllardır güneş görmeyen bedenlerimiz yalvarıyor un ufak olmak için. seslerini yalnız açılan kapılarla duyuyoruz.
bütün meyhane yeni gelen adama bakıyoruz. bütün meyhane şaşkınız. çünkü adam bize kendisiyle beraber zamanı da getirdi. adama bakıyor ve hatırlıyoruz. ve bütün yaşadıklarımızı zihnimizde canlandırırken bakışlarımızı adamın üzerinde unutuyoruz. adam tedirgin ve şaşkın. üzerindeki bakışların nedenini kestirmeye çalışırken kapıyı kapatmaya yelteniyor. kapatma! diye bağırıyoruz hep bir ağızdan. ve adam kapıyı kapatıyor. bana en uzak masaya bakıyorum. kısa boylu, sakallı bir adam oturuyor.