cehennem kralicesi

entry8 galeri
    8.
  1. Eserde anlatılanlar, 1977 yılının Temmuz ayından; 1978 yılının Eylül ayına kadar geçen zamanı kapsar. Tüm figürler 1977 yılının Temmuz ayında Bodrumda tatil yaparlar. Bu tatilin ardından herkesin yaşamında önemli değişiklikler olur. On dört ayı kapsayan bu zaman dilimi herkesin bakış açısından anlatılır.
    Cehennem Kraliçesinde esas mekân Bodrumdur. Tüm figürlerin istanbulda yaşıyor olmaları nedeniyle istanbul da önemli bir mekândır. Bodrumda olaylar Salmakis, Bardakçı ve Karaadada; istanbulda ise Şişli ve Nişantaşı semtlerinde geçer. Romanda Bodrum daha çok açık mekânlarıyla, istanbul ise kapalı mekânlarıyla anlatılır. Bodrum, yazı, güneşi aydınlığı simgelerken, istanbul, kışı, karanlığı ve umutsuzluğu simgeler. Plajlar, deniz Bodrum Kalesi ve çevresi Bodrumdaki açık mekânlardır. Apple isimli gece kulübü ve kalınan otel ise Bodrumdaki kapalı mekânlardır. Mehmetin intihar ettiği ev ile Şadiyenin evi istanbuldaki kapalı mekânlardır. Şadiyenin Nişantaşında alışveriş yaptığı yerler ise istanbuldaki açık mekânlardır.
    Romandaki tezat unsuru birbirine zıt figürlerin anlatımıyla sağlanır. Temel olarak iki grup figür görürüz, birinci grup, Belkıs, Mehmet, Gökmen, Şadiye, Semra, Ruşen ve Keremin oluşturduğu aydın grubudur. ikinci grup ise, Korkut, Rifat ve Müşerref Hanımın oluşturduğu maddeci gruptur. Roman bu iki grup birbiriyle sürekli çatışır. Bu iki grubun çatışmasının yanında aydın figürler sürekli iç çatışmalar yaşarlar. Bu durum onların kendileriyle ve dünyayla tezat içinde olmalarına neden olur. Bodrum ve istanbul da birbiriyle tezatlık içindedir. istanbul metropolü, Bodrum taşrayı; istanbul çalışmayı, Bodrum tatili; istanbul kış mevsimini, Bodrum ise yazı simgeler.
    Cehennem Kraliçesi arı bir istanbul Türkçesiyle yazılmıştır. Tüm figürler sosyal konumlarına uygun düşünür ve konuşurlar. Romanda anlatım zaman zaman şiire yaklaşır. Kimi bölümlerde anlatım dizelerle yapılır. Sık sık devrik cümle kullanılır. Bu durum romanın şiirsel bir söyleme sahip olmasını sağlar. ileri, romanda sözcüklerin öztürkçe karşılıklarını kullanmaya özen gösterir. Kullanılan kimi yeni sözcükler şunlardır: çağsama (10) (145), güzelduyu(12)(80)(98), dokuncalı alışkanlıklar(36), bungun (40)(79), erselik (56)(67)(309), tansık(59)(235)(272), bilinsemek(67)(89)(223), ilenç (79)(81)(92)(190)(228), erden (115)(176)(282), ötedünya(170), tecimsel(176), öke(188), yönseme(191), kalıklık(208), kösnü(241), bilisizlik (260), sayrıl(303), gencelme (152), susku (92). Romanın son derece kapalı bir anlatımı vardır. Figürlerin düşünceleriyle gerçekler birbirine karışmıştır. Düşüncelerin gerçeklerle bu denli beraber anlatılması sözcüklerin, cümlelerin ve kimi olayların yinelenmesine neden olur.

    Cehennem Kraliçesinde olaylar, istanbulda yaşayan aydın insanların etrafında geçmektedir. Korkut ve Rifat istisna oluşturan iki figürdür. Bu nedenle roman figürlerinin yaşam tarzları birbirlerine yakındır. Ekonomik olarak ciddi bir sıkıntı içinde değildirler. Sürekli olarak yaşamlarını sorgularlar ve bu durum Onların mutsuz olmalarına neden olur. Sürekli bir yalnızlık ve anlaşılmazlık duygusuyla yaşarlar.
    Belkıs, yaşamını kontrol altında tutmaya çalışan bir kadındır. istese başarılı bir ressam olabilir ancak resim yapmamaktadır. Mehmet ve Korkut arasında sıkışmış bir dünyası vardır. Bu sıkışmışlıktan, kurduğu hayaller aracılığıyla sıyrılmaya çalışır. istanbuldan kaçar ve Bodruma yerleşir, ancak bu kaçış yine de rahatlatmaz onu.
    Mehmet hayattaki beklentilerini gerçekleştirememiş bir figür olarak çıkar karşımıza. O da yaşamını sorgulamaktadır, sosyalizme olan inancı Mehmet için bir çözümdür. Tüm sorunların sosyalizmle çözüleceğine inanmaktadır. Bu inanç onu ayakta tutmaktadır. inancı sarsıldığı zaman da zaten daha fazla dayanamaz ve intiharı seçer.
    Romanın Mehmete ayrılmış olan Üçüncü Bölümü, Eprimek, Selim ilerinin düşüncelerini okurlarıyla paylaşmak için bir zemin oluşturur. ileri, Mehmetin ağzından okurlarına seslenir. Zaman zaman öğretici (didaktik) bir biçemle, toplumsal konularla, Türkiye ve dünya sorunlarıyla ilgili görüşlerini okuruz. Kanaatimizce bu durum, kitabın Üçüncü Bölümünün roman tadından uzaklaşmasına sebep olmuştur. ileri, düşüncelerini yalnızca Mehmetin ağzından vermez, Mehmetin kartlarından doğrudan alıntılar yapar. (s.180; 181;183;206;207) bu kartlar aracılığıyla Mehmetin (ileri’nin) Rus Edebiyatıyla, Nietzcheyle ilgili düşüncelerini doğrudan okuruz.
    Gökmende yaşamını istediği gibi kuramamış bir aydındır. O da her şeyi sorgulamaktadır, ince ince düşünmektedir ve yazmaktadır.
    Şadiye ise roman boyunca geçirdiği değişimle karşımıza çıkar. Aslında oldukça başarılı bir akademisyendir ancak, yaşamında bir erkeğin varlığına ihtiyaç duymaktadır. Yaşı ve fiziki görünümü nedeniyle başarılı bir ilişkisi olmaz. Rifatla tanışması ve onunla evlenmesi Şadiyenin yaşamını alt üst eder. Aradığı huzuru bulamaz. Rifata olan aşkına karşılık alamaması Şadiyeyi üzer ve yaşamının kontrolünü kaybetmesine yol açar. Yalnızlıktan kaçarken daha büyük bir yalnızlığa düşer. Akademik çalışmaları aksar, ekonomik durumu sarsılır.
    Semra ise bir diğer mutsuz aydını simgeler. Evliliği çıkmazdadır, alkol problemi vardır ve Mehmetin intiharıyla içinde bulunduğu çıkmaz derinleşir.
    Korkut, Rifat ve Müşerref Hanım ise romandaki aydın çıkmazından uzak duran figürlerdir. Korkut kendi işini yapmaktadır ve hayatını hiçbir şeyi fazla sorgulamadan geçirir. Rifat ise fiziksel güzelliği sayesinde başkalarının sırtından geçinen bir asalaktır. Romanda cehaleti sık sık vurgulanır. Şadiyenin fiziksel çirkinliğinin karşısında etkileyici bir karşıtlık oluşturur. Şadiye bilgisiyle vardır, Rifat ise bedeniyle vardır ve bu ikili asla uyum içinde olmayacaklardır.
    Müşerref Hanım ise başarılı bir tüccardır. Hayatı da ticaret kurallarıyla yaşar. Sevgililerini, dostlarını alıp satabileceği nesneler olarak görür ve bunun doğru olduğuna inanır.
    Bu üç figürün ortak özelliği, sürekli kendileriyle ve çevreleriyle uğraşmaktan yorgun düşen aydınların karşısında, sistemle barışık, yaşamlarını başarıyla sürdüren kişiler olmalarıdır. Bu durum, romanın temel zıtlığını oluşturur.
    Cehennem Kraliçesindeki en ayrıksı figür eşcinsel felsefe öğretmeni Bülbülündür. Cinsel kimliğinden dolayı dünyayla uyum sağlaması mümkün olmayan bu figür, parasıyla satın aldığı bir sevgiliyi bile elinde tutamaz ve mutsuzluğa boğulur.
    Sonuç olarak, Cehennem Kraliçesi, aydın insanların yaşadıklarından hareketle toplumla uyum gösteremeyenlerin çelişkilerini, sıkıntılarını farklı pencerelerden sunan başarılı bir romandır.
    0 ...