Mehmet yaşamını sosyalizm için mücadeleye adamış bir insandır. Hayata Marksisit bir pencereden bakmaktadır. Bir dönem, gelecekten son derece umutlu olmuştur. Ruşen ve Keremle ortak bir dergi çıkartmayı planlamaktadırlar, bu dergi aracılığıyla teorik bir yayına kavuşmuş olacaklardır. Uzun vadede dergiyi yayıncılığa çevirmeyi düşünürler. Bu çalışmayı yürütebilmek için Mehmet asistanlık görevinden istifa eder. Ancak dergiyi bir türlü çıkaramazlar. Bu arada Kerem bir başka dergide Mehmeti suçlayan bir yazı yazar. Yazıda Mehmet, Hegelci kalmakla, Marksı anlayamamakla suçlanmaktadır. Bu yazı, Mehmette büyük bir kırılma yaratır. Ruşenden ve Keremden hızla uzaklaşmasına neden olur. Ancak bu uzaklaşma sonrasında Mehmet derin bir boşluğa düşer, artık işi yoktur, arkadaşlarından uzaklaşmıştır, politik mücadelenin dışına itilmiştir, tüm bunlar kısa zamanda evliliğine de yansır.
Semra ve Mehmet son derece uyumlu bir çifttir. Politik olarak ufak ayrımları olsa da (Semra bir tür Avrupa sosyalizmini savunur) ikisinin de dünya görüşleri birbirine yakındır. Aydın insanlardır ve başarılı bir evlilikleri vardır. Ancak, Mehmetin işini bırakması ardından politik mücadeleden kopuşu evliliklerini hızla yıpratır. Semra alkolik olur, aralarındaki tartışmalar çoğalır ve yazın çıktıkları Bodrum tatilinin ardından boşanma noktasına gelirler. intihar öncesinde Mehmet Semraya bir mektup bırakmayı bile istemez. Zorunlu olduğunu düşündüğü için bir şeyler yazmayı düşünür ancak bir türlü yazıya dökemez düşüncelerini. Evliliğinden o denli umudunu kesmiştir ki, sabah telefon açan Semranın barışma teklifi bile intihar kararından vazgeçiremez.
Mehmetin Belkısa bakışı, Belkısın Mehmete olan bakışından çok farklıdır. Belkıs Mehmete âşıktır ve aralarındaki yakınlaşmanın da karşılıklı olduğunu düşünür. Oysa olaylara Mehmetin açısından baktığımızda Mehmetin Belkısa âşık olmadığını görürüz. Bodrumda olan yakınlaşma bir anlıktır ve büyük ölçüde alkolün etkisiyledir. Duygusal bir yakınlaşma bile değildir, daha çok tensel bir çekimdir. Bu nedenle Belkıs Mehmetin dünyasında fazla bir yer bulamaz kendine.
Ruşen, Mehmetin üniversiteden arkadaşıdır. inançları doğrultusunda ortak çalışma yürütürler. Mehmet, Ruşeni çok önemser. Bu nedenle Ruşenin zor günlerinde Mehmeti yalnız bırakması Mehmeti çok üzer. intihar sabahında Mehmet dayanamaz ve Ruşenin evini arar, Ruşenin karısı Nebahat çıkar telefona ve oldukça iyi davranır. Hatta Mehmeti yemeğe davet eder.
Kerem de Mehmetin yakın arkadaşıdır. Mehmeti eleştiren yazısıyla Mehmetteki büyük kırılmaya neden olur. Sonradan sosyetik bir güzel olan Betigülle başlayan ilişkisi tartışma konusu olur.
Mehmetin aydın kimliği tüm bölüme damgasını vurur. Mehmet düşüncelerini sık sık yazarlardan alıntılarla geliştirir. J. Joyce, H. Ibsen, S. Freud, K. Marks, J. Conrad, V. Woolf, W. Shekaspeare, Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, W. Morris, Adorno, A. Smith, Keynes, Gramsci bu bölümde düşüncelerine göndermeler yapılan yazarlardır. Mehmet bu görüşler ışığında zaman zaman politik çözümlemelere de girişir. Türkiye ve dünya meseleleri bu çözümlemelerin odak noktasında yer alırlar.
Mehmet Bodrumda geçirdikleri tatille ilgili son derece olumsuz fikirlere sahiptir. Dünyadan soyutlanmış burjuvaların yaşamına nefretle bakmaktadır. ilişkileri son derece sığ ve düzeysiz bulur ve bu nefretini sıkça hissettirir. Tüm tatil boyunca Ruşenin ve Nebahatın da orada olmalarını ister ancak gelme ihtimalleri olduğu halde gelmezler. Mehmet, Ruşenlerin gelmeyişini kendisinin orada oluşuna bağlar ve bu düşünce kırgınlığını bir kat daha artırır.
Mehmet ilerleyen saatlerde, tuttuğu kartların bir bölümünü yok eder. Öleceğini düşündüğü için bu kartların bir önemi kalmamıştır artık.
Tüm geceyi bu iç hesaplaşmalarla geçiren Mehmet öğleden önce intihar eder.