Haklı olup olmadığına karar veremediğim tepkidir. Şöyle ki;
Metin Feyzioğlu'nun yaptığı konuşmayı Danıştay Başkanı yapsaydı bunu anlardım. Zira Danıştay başkanlarının tek konuşabileceği, yapılan uygulamaları eleştirebileceği ve seslerini duyurabilecekleri tek ortam bu açılış konuşmasıdır. Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına içerik olarak katılır ve altına imzamı atarım; ancak, rte'nin de dediği gibi bu kadar uzun bir konuşma yapmaya ve misafir konuşmacı statüsünde olarak katıldığın açılışta detayına inerek bir konuşma yapmanın gereği nedir? Danıştay açılışında "Van'a ilişkin" bir konuşma yapmaya ne gerek vardır gerçekten?
Gelelim "edepsizlik" konusuna... Ortada bir edepsizlik var ise, bu gerçekten de Feyzioğlu'nun dediği gibi kendisine ait değildir. Konuşmayı kesmek, bitene kadar beklememek, konuşmacıya laf yetiştirmeye çalışmak mıdır edepsizlik olan; yoksa ülkedeki hukuksuz uygulamalardan bahsetmek mi?
Anladığım kadarıyla, rte Haşim Kılıç'a iki laf edemediği -etmediği- için bir pişmanlık duymuş. Acısını ise Feyzioğlu'ndan çıkardı. Doğru bir tavır değildir. Rte, konuşmanın bitimine kadar beklemeli ve çıkışta ne söyleyecekse söylemeliydi. Bu yüzden haksız bir tepkidir.
Özgürlük temelini ifadeden alır ve ifade özgürlüğünün olmadığı bir toplumda diğer özgürlüklerin var olabilmesi mümkün değildir. Rahat, özgür biçimde ifade edilemedikten, tartışılamadıktan sonra hiçbir düşüncenin önemi yoktur. Rte'nin muhalif bir düşünceye ve bunun ifadesine artık tahammülü kalmamıştır.
Gelelim Cumhurbaşkanı'nın tavrına... Başbakan'ın tek bir işaretiyle ayağa kalkıp, boyun eğen Cumhurbaşkanı, tam olarak Türkiye'nin hak ettiği Cumhurbaşkanı'dır.