kimse durduk yere gitmez ama her şeye rağmen; o gelmedikçe durmaz o kanama... yanılsama o senin gördüğün yanılsama... gelse de, durur kanama, yara olur... kabuk düşer ama iz kalır...
ha bir de...
belki alakalı, belki alakasız;
--spoiler--
eski zamanlardan birinde... bir köylü, bir yılanla arkadaş olmuş... * yılan her gün köylüye, kuyusundan bir altın lira verirmiş... köylü de ihtiyaçlarını giderirmiş... bir gün hastalanmış adam, yataklara düşmüş... oğluna 'şu kuyunun başına git, biraz bekle, bir yılan çıkacak ve ona benim oğlum olduğunu söyle, sana bir altın lira verecek, al gel onu' demiş... çocuk gitmiş, babasının dediği gibi olmuş hakikaten... bir gün, iki gün derken, çocuk aklı ya 'ben bu yılanı öldürürsem, kuyunun içindeki altınların hepsini alırım' diye düşünmüş... ve yılan kuyudan çıkınca, taşla üzerine saldırmış, yılanın kuyruğu kopmuş, yılan da can havliyle çocuğu sokup öldürmüş... adam iyileştikten sonra, her şeyin farkında olarak, kuyunun başına gitmiş; ' yılan kardeş, bizim çocuk bir densizlik etmiş, cezasını da bulmuş... gel biz eskisi gibi dost olalım'' demiş... yılan da '' yok insan kardeş, sende bu evlat acısı bende bu kuyruk acısı olduktan sonra biz eskisi gibi dost olamayız''...
--spoiler--