"medeniyetler çatışması" isimli kitap okunduğunda rahatlıkla anlaşılabilecek konudur.
ingiliz başbakanı margaret teatcher'in iskoçya'daki nato toplantısında yaptığı şu konışma olayın muhtevasını göz önüne sermektedir:
"düşmanı olmayan bir ideoloji yaşayamaz. Bizim yaşayabilmemiz için mutlaka bir düşmanımızın olması lazımdır. Sovyetler birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman islam olacaktır."
görüldüğü gibi batı medeniyeti sömürgeci emperyalist düzenini soğuk savaş sonrasında da devam ettirebilmek için yeni bir düşman arayışına girmiştir. bu düşmanı da islam medeniyeti olarak seçmiştir, bu altyapıyı kurabilmek için de radikal islamcı örgütlenmeleri kurarak dünya kamoyunun gözünde "islam terördür" algısını yaratarak yapacağı sömürgeci saldırılara meşru hukuki zemin oluşturmuştur. yani "bakın biz batının güvenliğini tehdit eden islami terörizmle savaşmak için ortadoğu çoğrafyasına giriyoruz" şeklinde propaganda yürütmüşlerdir, başarılı da olmuşlarıdr. işte gözümüzün önündeki 11 eylül'ü ladinin üzerine yıkarak afgansitan'a girdiler, yine ırak olayı bunu tipik bir örneğidir, gene el-kaide'ye buda heykellerini yıktırmaları bu algı mühendisliğinin bir parçasıdır. olay bu kadar basittir.
zaten baktığımız zaman bu radikal islamcı örgütlerin ehli sünnet dışındaki sapık görüşlerden oldukalarnı görürüz, yani taliban, el-kaide, hizbullah gibi örgütler ya vahhabidir ya da şiidir, burdan anlaşıldığına göre bunlar batılı emperyalistleein ürettiği suni yapılardır, işleri bittiği zaman da şutlarlar adamı işte ladin'e yaptıkları gibi...