turban yasagi moderniteyle uyusmuyor

entry2 galeri
    ?.
  1. 1925 yılında gericilik hareketlerinden belki de en önemlisi olan şeyh sait isyanı bastırılır bastırılmaz, atatürk şapka devrimini uygulamaya geçirmiştir. o dönemde kastamonu civarı çok mutaassıp bir bölge olarak bilindiğinden atatürk kıyafet devrimi için öncelikle bu ili seçmişti.

    atatürk 24 ağustos 1925 tarihinde iki arkadaşı ile ankara'dan yola çıktı, üzerinde gri keten elbise ve elinde panama şapkası vardı. çankırıdan geçilip, kastamonu'ya uğrandı ve inebolu'da karar kılındı. o'nu elinde şapkası, başı açık gören halk, başlarındaki fes, kalpak ve sarıkları çıkarır başları açık şekilde kurtarıcılarını selamlarlar.

    atatürk halkın arasında gezerken şöyle demeçler vermişti:

    "- biz, medeni insan olmalıyız. fikrimiz, zihniyetimiz tepeden tırnağa değişmelidir. bütün türk ve islam alemine bakın, fikirlerini, zihniyetlerini, medeniyetin emrettiği değişikliğe ve yüksekliğe ulaştıramadıkları için ızdırap içindedirler. artık duramayız. medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar, mahveder. içinde bulunduğumuz medeniyet ailesinde lâyık olduğumuz yerimizi almalıyız. "

    atatürk halkın arasında dolaşırken sarığını eline almış olarak gezen kastamonu müftüsüne sorar:

    - islamda kıyafetin şekli nedir?

    müftü cevaplar:

    - islamda kıyafetin şekli yoktur. kıyafet menfaat ve ihtiyaca tâbidir. öyle ki eğer bir müslüman, bir kâfirden, bir mecusiden bir inek alır ve inek, yeni sahibinin kıyafetini yadırgayıp sütünü keser veya azaltırsa, müslüman, mecusi kıyafetine girebilir.

    27 ağustos günü atatürk üzerinde mareşallik rütbesini taşıyan askeri üniforması ve başında askeri şapkası ile inebolu'da halka hitap eder:

    sultanlığın kaldırılması, medreselerin sivil okullarla birleştirilmesi konularını açar ve halkın büyük desteğini alır daha sonra asıl amacına yönelir ve der ki:

    " - medeniyim, diyen, türkiye cumhuriyeti halkı, bunu, fikriyle, aile hayatıyla, yaşayış tarzıyla göstermek zaruretindedir. medeniyim, diyen türk halkı, dış görünüşü ile de baştan aşağı medeni insanlar olduğunu göstermek zorundadır. şimdi sorarım, bizim kıyafetimiz medeni midir? millî midir ? beynelmilel midir ? "

    halktan " - hayır! asla!" sesleri yükselir.

    atatürk devam eder:

    " - o halde, kıyafetsiz bir millet medenî olur mu? siz böyle kalmaya, böyle vasıflandırılmaya razı mısınız? "

    halktan " - katiyen değiliz ! " sesleri yükselir.

    atatürk devam eder:

    " - öyle ise cevheri göstermek için çamuru atmak lâzım. çok cevherli olan bizim milletimize lâyık giyineceğiz. ayakta ıskarpin, fotin, bacakta pantalon, yelek, gömlek, kravat, yakalık ceket ve tabiyatıyla bunları tamamlamak için başta siper-i şems-li (güneş muhafazalı) serpuş. açık söylemek isterim: bunun adına şapka derler. buna caiz değil, diyenler vardır. bunlar cahillerdir. onlara sorarım: yunan serpuşu olan fesi giymek caiz olur da, şapkayı giymek niçin caiz olmaz ?... "

    atatürk oradan kastamonu'ya geçer. orada kastamonu nutku olarak bilinen meşhur demeçlerini verir ve der ki:

    " - efendiler, ey millet, iyi biliniz ki türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru, en gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır. "

    9 günlük yolculuğunun ardından atatürk ve arkadaşları ankara'ya dönerler, orada onu başlarında şapkalarıyla bir kısım arkadaşları karşılarlar. beraber resim çektirilir ve bu fotoğrafta yer alanların "ilk şapkalılar" olduğu zannedilmişken, ankara sokaklarında şapkalıların, feslilere oranla çoğunlukta olduğu görülür. işte türk milleti budur. devrimleri sorgular doğruluğuna kanaat getirir, benimser ve hayata geçirir.

    2 eylül 1925 'te memurların şapka giymesi zorunluluğunu bildiren ilk hükûmet kararı ilân edilir.

    15 kasım 1925'te "şapka giyilmesi hakkında kanun" çıkarılır.

    bu kanunun en güzel yanı halkın zaten şapkayı giymekte olduğunun kabul edilmiş olmasıdır. halkın giydiği şapkayı, memurların da giymek zorunda bulundukları yazılmıştır.

    15 aralık 1925'te hocaların sarık sarmak işi görüşülmüş ve din adamlarının ancak cami veya mescitte, dinsel ödevleri sırasında, sarık sarıp, özel kıyafetlerini giyebilecekleri, kabul edilmiştir.

    böylece şapka devrimi ve kıyafet devrimi gerekçeleri ile en güzel şekilde verildi, bütün devrimler türk devrimi başlığı altında incelendiğinde hepsinin gününün şartlarında yapılmış en doğru hamleler olduğunu ve hepsinin sürdürülmesi, günümüzde de uygulanması gerektiğini görürüz. gerekçelerini bilmeden, yapılış koşullarını, o günkü hayat tarzını bilmeden, devrimleri eleştirmek, eleştirirken yargıda bulunmak ve o günleri ve o günlerde yapılanları, bugünün koşullarında değerlendirmek, hatalı bir davranıştır. bugün yaşantımızda yanlış giden şeyler varsa, bunlar, devrimlerin bir kısmının uygulanmaktan vazgeçilmesi, ya da yanlış anlaşılıp, yanlış uygulanmasından kaynaklanmaktadır. eleştirilecek konu, devrimleri kendi istek ve çıkarları doğrultusunda değiştiren, ya da kullanımdan kaldıranların, yanlış tutum ve davranışları olmalıdır. bununla birlikte devrimlerin, hangi koşullarda, hangi gerekçelerle yapıldığının, eğitim hayatımız süresince incelenmemesi en büyük hatalarımızdan biri ve bunun sonucu olan, devrimlerin öneminin unutturulmuş olması, en büyük kaybımızdır.
    *

    "türban yasağı moderniteyle uyuşmuyor" diyenler, bu fikri bütün samimiyetiyle savunan insanlar türban ve modernite kelimelerini aynı cümle içinde kullanırken iki düşünüp bir yazmalılar *
    1 ...