biz bir yerde kaybettik

entry1 galeri
    1.
  1. yerinde olmak istediğim kadınlar tanıdım,
    ya da
    çok kötülerini görüp,
    keşke yerimde olsa dediklerim kadınlar,
    kadınları tanımak zor derler ya,
    hiç inanmadım buna,
    ben insanları tanımak zor cümlesine inanan biriydim,
    çok kırılanlar ya da çok yıprananlar insanlara
    güvenemez hale gelir,
    cinsiyet ayırt etmez,
    ama ah be ne kadın dediklerim
    nasıl mıydı ?

    birer ihtiyaçtı !
    su,ekmek, hava gibiydiler,
    anneydi bunlar, muhtaç olmayı öğreten kadınlar
    ne de hoştular
    bir de anne olmadan ihtiyaç olanlar vardı
    ah ne de özenirdim onlara
    bir erkeğin ona ekmek, su gibi hasret kalması,
    nimetten sayması,
    temel ihtiyaçların da yemekten sonra o hatunun
    gelmesi,
    ne de kıskanılası idi ,
    nasıl olur diye çok kafa yordum,
    bazı zaman bakışlarından anlardım sevgililerin nasıl
    sevdiklerini,
    nasıl muhtaç olduklarını, sanki olmasa ölecekmiş
    gibi olması,
    bunlar da oluyordu zaten, yoksan ölürüm deyip,
    canına kıyanları,
    yoksan hep acı içeyim diye şişenin dibini görenleri,
    sahte aşk peşinde koşanları,
    bir ruh nasıl doymazdı ki, varlığına,
    acaba varlığı yok diye mi yokluğu bizi mahfediyordu?
    nasıl da severdik mahfolmayı,
    nasıl da kan ter içinde kalırdık sevilmek için,
    son nefesimiz onun olsun diye nasıl da harcardık ömrümüzden,
    elimizde kalanlarla yaşayamazdık sonra
    nasılsın dediklerinde
    yaşamaya çalışıyorum derdik,
    nasıl da koyardı bize sevgilinin yokluğu,
    nasıl bir nesildik ki biz ? nasıl seviyorduk ?
    sevmeyi mi beceremiyorduk ?
    herkes mutlu değil miydi severken
    ya da mutlu olmak için sevmiyor muyduk biz,
    sevişmiyorduk ki biz,
    seviyorduk.
    belli ki bir şeyleri yanlış yapıyorduk !

    biz aslında çok şeyi yanlış yapıyorduk,
    bi kere sevince sevileceğimizi sanıyorduk,
    hey yavrum hey,
    sen elmayı seviyorsan diye elmanın da seni sevmesi şart mı diye
    diye kendimizi eyledik,
    sonra sokaklardan duyduk,
    aga seven sikilir, siken sevilir dediler
    aaa çok ayıp dedik, halbuki gerçekler ayıp gelmemeliydi bize,
    ne de doğruydu hepsi,
    sonuna kadar.

    yanlış yapıyorduk inanarak,
    inananların devrinde değiliz artık,biri bize bunu
    hatırlatmalıydı, o eski sevmeler kalmadı demeliydi,
    yoksa büyüdük mü diye üzülmezdik,
    küçükken daha mı güzel seviyorduk,
    daha masum,
    ya da biz aslında sevdik ama
    şimdikiler mi sevmiyordu ?
    ama nasıl da masada el ele oturup, gözlerinde boğuluyorlardı,
    onlar böyle mutluyken neden ben dudaklarıma kanamayı öğretmiştim,
    ne değişmişti ki,
    masumiyet mi kaybolmuştu ?

    sevişince sevilmiyor muydu yoksa,
    beraber uyuyunca sevgi olmuyor muydu,
    klişe miydi bunlar,
    hani muhtaç oluyorduk sevince, uyuyamıyor insan
    uyuyamıyor onsuz,
    bu da mı ihtiyaç değildi,
    ben de muhtacım tenine, nefesine.
    neydi o zaman bizi sevilmez kılan,
    bizi değersiz kılan,
    belki de hak etmiyorduk sevilmeyi değil mi ?

    sahi,
    sevilmeyi hak etmek var mıydı ?
    kimler hak ediyordu ihtiyaç hatunu olmayı,
    onsuz yaşayamam denmek için nasıl bir hatun olmak
    gerekiyordu,
    kalbinle her şeyinle onun olmaya hazır hatunlar gördüm,
    ihtiyaç hatunu olamadılar,
    sonra sadece ihtiyaç olarak beden ihtiyacı ortaya çıktı,
    kadın beden olarak görüldü, öyle bir hal aldı ki ,
    kadın sevişmek için var dediler, öyle yaşadılar,
    öyle kullandılar,
    kadın zaten neslin devamı için ihtiyaçtı
    benim bahsetmek istediğim - manevi -
    anlamda ihtiyaç, yokluğunun bünyeye tecavüz etmesi,
    sıkıntı, dert, özlemin cisimleşmesi idi ,

    nasıl bu kadar sevebilirdi ki bazıları,
    tamam bu bazıları seviyordu ama diğerleri neden sevemiyordu,
    işte o zaman bir ton cevap çıktı,
    şans, karakter, kader, tercih,
    hangisine cevap verirdi ki bir bünye,
    tek soruda yıkılan insanlarız biz hangisine
    ne diyebilirdik, sustuk,
    zaten sevilmeyenler hep susar,
    öyle sustuk, ihtiyaç olmayı bekledik,
    sonra da vazgeçtik aslında -ihtiyaç olmaktan-
    gücümüze gitti,
    ne ki bu ya diye aşağıladık,
    birine muhtaç yetişmedim ben diye isyan ettik,
    sanki annesiz bu zamana gelirmişiz gibi,
    sonra da çocuk gibi annem hariç derdik,
    evet ya biz ihtiyaç olmak istemedik belki de
    ama asıl sorun biz dengesiz insanlardık,
    ondan kaybettik,
    yoksa kim istemez ki, ekmek, su gibi olmayı,
    biz bir yerde kaybettik ama nerde ?
    orası muamma işte !
    0 ...