Sevgili sözlük, Yıllar sonra aklıma birşey geldi.
Ilkokula bir yaş küçük başladım. Birgün sınıftaki ilker isimli bir çocuğu dövdüm. Çocuk gidip ilkokul öğretmenim olan babama şikayet etti. E o zamanlar köy ilkokulundaysan, baban da öğretmense babanın öğretmenin olmasından daha doğal birşey yok.
Babam bana niye dövüştünüz diye sordu, sonra çocuğa sordu. Haklı olarak beni haksız buldu ve beni eşek sudan gelinceye kadar cetvele dövdü. Ağladım, ağlama diye daha çok vurdu, Ellerim artık titremeye başladı, git ellerini yıka gel dedi sonra bir posta daha dövdü. Yalan söylemeyeyim ama Bu dövme olayı on-on beş dakika sürmüştür fakat o bana saatler gibi geldi.
itiraf 1: oğlum ilker, seni sırf benden bir yaş büyük olduğun için ve seni dövebileceğimi kendime kanıtlamak için dövdüm. Bunun için senden özür dilerim...hassiktir lan, özür mözür dilemiyorum. Gittin hemen babama ispiyonladın. Senin yüzünden bir kamyon dayak yedim, ipne göt oğlanı Dalyarak seni.
itiraf 2: babam sert bir öğretmendi. sınıftaki herkesi döverdi ve eli ağırdı. Sınıfa girince sınıftan çıt çıkmazdı. Tüm ödevler zamanında yapılırdı. (bkz: dayak korkusunun motivasyon etkisi). Okulda bir tane daha öğretmen vardı. Babam 1,2 ve 3. Sınıfları , diğer öğretmende 4-5leri okuturdu. Diğer öğretmen daha yumuşaktı ama babamın köydeki itibarı daha yüksekti çünkü o yıllarda (80'ler) köylerde döven öğretmen daha iyi öğretmendi. Hocam, eti senin kemiği benim muhabbeti...Garip değil mi?