sokak lambasına yaklaştıkça büyüyen gölgem git gide irileşmeye devam ediyordu. oysa lamba dikkatimi çekmeden önce gölgemin varlığından, nerde ne halt ettiğinden bi haberdim. yaklaşıyorum gölgem devasa bir hal alıyor sonra yavaş yavaş küçülüyor ve lambanın altına geldiğimde ayaklarımın altında eziliyor. lambayı geçtiğimde ise arkamdan bana göz kırpıyor. tıpkı yeni doğan bir çocuk gibi.. hayat gölgesiz, kirsiz, kötülüksüz başlıyor ta ki yasak meyveler, kirler, kötülükler fark edilene kadar. nefis istiyor bunları fakat bunlar kirletiyor insanı. hayat tattıkça kirletiyor insanı. tertemiz başlıyor; temiz tutmak ya da kirletmek biraz senin kontrolünde birazda lanet dünyanın; dünya nın lanetliği yahut güzelliğide göreceli. lambanın etrafından dolanmak ya da altına kadar sokulmak yine senin elinde. fakat lamba sana ışığını yağdırmaya, hayat sana kötülüklerini kusmaya her daim devam edecek.
edit: basit bir deneme. teorik olarak lambaya yaklaşıldığında ya da lambadan uzaklaşıldığında gölegenin ne hal alacağı konusunda bir malumatım yok. saygılar.