Güzel şeyler oluyor dünyada; tüm savaşlara, ölümlere, ihanetlere inat. Olmalı da! Mesela daha çok şiir yazılmalı, daha fazla film izlemeli, çıplak bir bedene daha sıkı sarılmalı, olabildiğince basılmalı ıslak, nemli çimlere, güneşe daha çok önem verilmeli ve daha fazla önemsenmeli yaşamak. Ciddiye alınmalı.
Kadın dedik, önce kadın. Yıllarca isimler koyduğumuz,birbirinden güzel sıfatlarla bezediğimiz ama bir türlü kadın diyemediğimiz kadınlar. Çok zordu çünkü kadına kadın demek. Kadının adını kazanması kolay değildi. Kadına, kadınlarımız dedik sahiplendik, ama kadın diyemedik şiirlerimizde. Anne dedik, cennet ayaklarının altında dedik, ana gibi yar olmaz dedik. Ama kadın diyemedik. Yar dedik, sevgili dedik, tüm çiçek isimlerini gözlerine bakarak söyledik. Ama kadın diyemedik. Erkek gibi dedik, hanım hanımcık dedik, evlenilecek dedik, eğlenilecek dedik, ama kadın diyemedik. Kadınlar adına öldük, öldürdük, onların adına onların namusunu koruduk, kendimize ait hissettik. Tarlada sabana sürdük, ahırda hayvana. Şehirde elde edilmesi gereken statü olarak gördük. Kadına her şey dedik de bir kadın diyemedik.
Kadını erkekler olarak namus davası gördük , tüm toplum olarak utanç hissettik bir kadın için. Oysa en çok utanması gereken attı ilk taşı. Kadına kurşun attık, kadına tekme attık, gül attık, şiirler yazdık, şarkılar söyledik, en çokta kadını kadınlığıyla vurduk. Yaradılışından dolayı atasözleri uydurduk, karnından sıpayı eksik etme dedik, sırtından sıpayı. Elinin hamuruyla karışma dedik. Dedikte dedik, kadına kadınlığıyla vurdukta vurduk.
Sonra bir şey oldu sanki günah çıkarırcasına kadına haklar verdik(kadınlara sormadan erkekler olarak) kadınlar gününde kadın kıyafeti giydik, sokaklara çıktık, eylemlere katıldık, yasalar çıkardık, kadınlara hiç sormadık. Teşekkür bekledik lütuf saysınlar istedik. Doğuştan sahip olduğu hakları, insan olmanın gereksinimleri. kimsenin kimseye vermeye yetkisi olmadığı hakları birer tanrı edasıyla verdik. Kadınlara size haklar tanıdık dedik. Kadının etek boyunu, Makyajını, saçını, kaşını, kalçasını, bacağını kahvede tartıştık. Kadınların yine haberi yoktu. Ve biz yine minnet duymalarını bekledik. Sahip oldukları hakları verdiğimizi zannettik.
inadına kadın dedim yazımda, inadına ikilemelere yer verdim, belki anlatım bozukluğuna düştüm, belki cümle düşüklüğü görüldü yazımda. Ama biz edebiyat yapıyoruz beyler: edebiyat iki şiiri bir çift göze bakarak okumaktan, edebiyat lümpen toplantılarında Kafkayı tartışmaktan, edebiyat yazım ve imla kurallarını harfiyen uygulamaktan daha ciddi bir iştir beyler. Bu ay ve her ay edebiyat kadındır beyler, edebiyat emektir, edebiyat umuttur, edebiyat hayaldir, edebiyat yarınlardır şimdi bana hiç edebiyat yapma demeyin. Tamda üstüne bastınız beyler, biz edebiyat yapıyoruz. Ve biliyoruz ki edebiyat en az yaşamak kadar, nefes almak kadar, görmek, duymak, konuşmak, sevişmek kadar ciddi bir iştir beyler. Ve unutmayın kadın ne bayandır, ne anadır, ne bacıdır, ne sevgilidir ne çiçektir,ne böcektir, ne benimdir, ne senindir. Kadın yalnız ve yalnız kadındır. Tüm sıfatları reddederek kadının tek bir adı vardır. KADIN KADIN KADIN
Yazımın bir yerlerinde söylemiştin, en çok utanması gereken atıyor ilk taşı diye. Her kadın isanın annesi kadar şanslı değil beyler, her kadını ölümden kurtaracak bir papaz bulunmayabilir her dönem. Niyetim kahramanlığa falan soyunmak değil ama. Hangimiz günahsızsa ilk taşı o atsın beyler. Kendine güvenen bir adım öne çıksın beyler. Ama bana sorarsanız ne çiçek atalım kadınlara, ne kıyafetlerini giyelim, ne de kadınlar gününde günah çıkaralım. Bir kere de kadınlara soralım.onları dinleyelim
şimdilik hoşça kalın bu ayın donkişotu kadınlardı. Yıllardır yel değirmenlerine karşı dövüşen kadınlar