o öyle dediydi, bu böyle dediydi, ben şunu demek istemiştim de böyle anlaşıldıydı, zıpkının ipiydi, baltanın sapıydı. sorarım sizlere; entrikalar üzerine yapılandırılmış bir program nasıl olur da hilesiz-hurdasız olur? ve ne verir insana böylesi bir program?
hadi, desem ki dayanışma... iki dakika önce bıraksalar gırtlağına yapışacağı kişiyle nasıl olur da aniden peyda olan bir yarış kazanma dürtüsü sayesinde omuz omuza mücadele verme yeteneği kazanır bir insan?
- akıl-mantık alır mı böylesine bir fantastik komediyi?
sonra, denyonun biri çıkacak, benim hayatta kalabilmek için balık avladığım zıpkının ipini kesip kendine kolye yapacak ve ben de buna seyirci kalacağım. ben ki, göğüsleri katmer katmer kaslı, yağız bir delikanlı; oturduğum yerde kendimi yiyip bitireceğim de o zıpkının başı kancalı demirini şahsın münasip bir yerine sokmaya yeltenmeyeceğim.
bu ülkede esrar, ekstazi, kokain yasakmış ne gam! alın sizlere "survivor" dizisi, "kaynana-gelin" programları ya da "biri bizi gözetliyor"lar.
- bunlardan iyi uyuşturucu mu olur, allah aşkına!
izleyenlere sorsan, ukrayna'da neler olup-bittiğini bilmez. 1 mayıs'ta, evlerinde çizgi film izlerken polislerin attığı duman gazından boğulan zavallı çocuklardan ise haberleri bile yoktur.
büyük üstadın engin hoşgörüsüne sığınarak;
bir ellerinde çay,
diğerinde bulmaca sayfası.
oturmuş da baş köşeye,
'sörvayvır' izler halkım.
ne! yüce divana saygısızlık,
ne de ukrayna'nın parçalanması.
umurlarında mı dünya...