modernliğin dibine düştüğümüz şu günlerde insanımızın ihtiyaç duyduğu, yoksun kaldığı/bırakıldığı, belki de tarihin zorunlu bir sonucu olarak yaşayamadığı farklı düşünsel-duygusal ve kişisel eksikliklerdir.
bilimin ve felsefenin bizi zorunda kalmaya mecbur ettiği şüphecilik, bizi çepeçevre kuşatmış durumda. aslında çoğu zaman ihtiyaç duyulan şey karşıdakine güvenme olayı iken bu boşluğu özgüvenle doldurmaya çalışmak ne acı. trajik. bireyselliğin bizi içine düşürdüğü aşılmaz karanlık hepimizi yalnızlığa mahkum kılarken, özde ihtiyacımız olanın "güven ve samimiyet" olduğunu ne zaman idrak edeceğiz.
ne zaman içimizdeki o taşlaşmış kibri yontup yerine tevazuyu, anlayışı sığdıracağız?
biz hangi ara bilginin iktidar olduğunu öğrendikte bunu en yakınımıza mermisi asla tükenmeyecek bir silah olarak doğrultuk?
nasıl bir kasvetle sarıldı ki
çevremiz bu kadar
saldırgan,
olabildi
davranışlarımız
feveran.