1892'de, on üç yaşındayken babasının tayini ile birlikte Urla'ya taşındı ve bir süre burada okudu. Bu esnada, taşındıktan yaklaşık bir yıl sonra, 1893'te tanıştığı neyzen berber Kâzım'dan ney dersleri almaya başladı ve aynı yıl ilk sara nöbetini de geçirdi. Yedi yaşındayken, kent çarşısında Muğlalı Kel Mülâzım Ağa müfrezesinin yakaladığı eşkiyaların halka gösterdiği sırıkların ucundaki kesik başlarını gören Tevfik'in yaşadığı rahatsızlık ilk önce olağan dışı bir durgunluk, birkaç yıl sonra da, ilk defa 1893'te olmak üzere, sara nöbetleri halinde kendini gösterdi. Okulu bırakmasına sebep olan ve ilk önce neyin sesi yüzünden olduğu sanılan hastalığın tedavisi için annesi birçok doktora ve hocaya danıştı fakat sonuç alamadı. En sonunda hastalığı kontrol altına almayı başaran, annesinin götürdüğü istanbul'da Pepo adlı bir doktor oldu. Doktor "fazla üzerine gidilmemesi gerektiğini" ve "en çok hoşlandığı şeyleri yapmasına izin verilmesi" gerektiğini söylemiştir. Bu sayede hem hastalık bir nebze kontrol altında kalır, hem de bu ona 'Neyzen' lakabını kazandıracak olan neye devam etmesini sağlar.