Şu 19 yılllık hayatımda iki tane karakter gördüm. Birisi ben, birisi de Ege diye bir arkadaşım. Gerisi hep tipti. Bir insan düşünün. 5 yıldır tanıyorsunuz ve hep aynı. Hiç değişmemiş. Herhalde onun biranda değişip "tip"likten "karakter"liğe terfi etmesi hoşunuza gitmez. Çünkü alışmışsınız onun olduğu şeye. O iyi bir insansa iyi bir insan olarak kalmalı. Kötüyse kötü olarak kalmalı. Değişmemeli, düşünmemeli, alternatif hareketlerde bulunmamalı. Bu iyi yönde bile olsa sinir bozucu bir durum. En kötüsü de ne biliyor musunuz? Bunun iyi mi kötü mü olduğunu kestirememek.
"Abi beni sosyalleştir, ortamlara sok, bara falan götür :(" diye mesaj attı benden 4-5 yaş küçük bir arkadaşım. "Lan oğlum ortam senin neyine? imam hatip lisesinde okuyosun. Git dua et, namaz kıl, vakti zamanı geldiğinde annenler helal süt emmiş bir kız bulur sana. Sittir git alkol senin neyine yaşın kaç başın kaç!" diyemedim tabii. "Ayarlarız, hallederiz kardeşim" dedim. Ama halletmeyecem tabii ki. Ben bile ortamlarda misafir çocuğu gibiyim. Hani bazı arkadaşlar olur, ortam piçidir. Sizi de davet ederler "Karrrşim Kadıköy'de Bilmemne barda toplanıyoruz gel." "Kanka istiklal'e akıyoruz haftasonu gel, içicez" falan derler. Sorarsınız "Kimler geliyor?". "işte kanka sen ben, Berkler, Canlar, bi de kızlar falan". işte o "kızlar" lafı tav ediyor abazan bünyemizi. Bir güzel giyinip çıkıyoruz Kadıköy'e, istiklal'e. Ama dedim ya, misafir çocuğu gibiyim. Bara giriyorum, millet biraları almış muhabbetin dibine koyarken, ben votka alıp salak salak, onların muhabbetlerini ifadesiz bir suratla izliyorum. Muhabbete hiç katılmadan geçen dakikalar sonunda kafam bozuluyor. "Niye geldim lan ben buraya. Milletin birbirine yavşamasını izlemeye mi geldim? Ben bi votka daha alıyorum." Bir votka daha. Daha sonra da tekila. Bir tekila daha. Bilerek aç karnına içiyorum. Çarpsın. Yoksa bu insanlar ayık kafayla çekilmiyor.
Bir bakmışım sarhoş olmuşum. Hiç kimsenin siklemediği elemandan muhabbetin odak noktası olan elemana yükselmişim. "19 yıldır sevgilim olmadı lan benim!" diye bağırıyorum. "Helal be!" diye bağırıyor biri, diğerleri gülüyor. Bir kaç saçma hareket, millete şaklabanlık yapıyorum. Sonra kızın biri beni bardan çıkartıyor. Tokatlayarak ayıltmaya çalışıyor. Metroya binip, oradan metrobüse atlıyorum. Ebem skilmiş halde eve gelip kafayı vurup yatıyorum.
"içtin mi sen?"
Yav anne, içtim içtim ama edebimle içtim. Ama anne işte, anlar mı halden? Bira kokusunu geçirsin diye bir tam soğanı kıtır kıtır yediğim zamanları hatırlıyorum. Ne yusuflamıştım annem anlayacak diye. Rakı kokusu gitsin diye gece yarısına kadar dolaştığımı da hatırlıyorum. Artık kasmıyorum. Annem üzülüyor içki içmeme. Arada atar yapıyor. Ama olsun, bu hayat alkol olmadan çekilmiyor sanki.
"Ya sen böyle devam edersen hiç sevişemezsin biliyor musun? Hiç bir kızla beraber olamazsın!"
Geçen yaz söylemişti bunu bana, arkadaşımın sevgilisinin en iyi arkadaşı. Adı da Aydanur'du. Kazara seks muhabbetlerini de duymuştum. Hayır mına koyim, kazara değildi, bildiğin yanımda götten ilişkiye girmekten bahsetmişlerdi. Ayrı konu bu tabii. Kızın yanında utanmıştım. Kız inadına bu tarz konulara giriyor, çekingen bir insan olmamdan dolayı intihara olan meyilimi arttırıyordu. O yaklaştıkça utançtan daha fazla kaçıyordum. Lan ben istemez miyim seks yapmayı? Ama utanıyorum amına koyim. Şu yaşıma kadar sevgilim olmamış. He soran olduğunda "Oldu bir kaç tane, eheheh" diye yalan söylüyoruz, orası ayrı. Ama skimde değil bu durum tabii. Aydanur'la başbaşa kaldığımız yarım saatin 5 dakikasında benimle konuştu. Baktı ben cevap vermiyorum, Caddebostan sahilinin çimlerine sızdı. Yeleğimi üstüne örttüm. Uyandıktan sonra teşekkür de etmedi. Çok sinir oldum.
Neyse, biz yine Ömer'e dönelim. Ömer, bana "abi beni ortama sok :(" diyen çocuk. Adını yazmayacaktım normalde. Ama siktir et yazayım nolacak sanki biri tanıyacak onu. Feymiz sanki ya. "Abi sizin katta bir kız var, içim gidiyor. Hani uzun siyah saçlı, kıza boylu. Sosyalleşmek istiyorum, onunla konuşmak istiyorum :(" diye mesaj attı. Dayanamadım, "oğlum o kız senden 4 yaş büyük. Hani bazı kızlar yaşı takmaz da, o kız takar. Yani biliyorum, liseli kız takar abi."
Bu asosyallerin ortak sorunu bu. Normalde olduğunuz yerden memnunsunuzdur ama bir kız çıkar, hoşlanırsınız. O kıza açılmak için sosyalleşmeye karar verirsiniz. Benden uyarı, ilk denemede siki tutacaksınız. Çok kafaya takmayın. Çünkü ilk kez birine açıldığınızda büyük ihtimalle otobüs camına kafayı yasladığınızda olduğu kadar titreyeceksiniz. Bunu gören kız sizin asosyal, pısırık bir götoş olduğunuzu anlayıp sizi reddedecektir. Hazırlıklı olun. Ha bence kesinlikle gidip konuşun, nasıl olsa bi' bok kaybetmeyeceksiniz. Ama unutmayın, kazanmayacaksınız da...
"O kezbana niye aşık oldun? Hani o ufaklık var ya."
Bu lafları da 1-2 hafta önce Uğur diye bir arkadaşım söylemişti. Herif ilk kez alkol almıştı hayatında. Herifi başlatan da ben oldum. Çocuk iki tekilaya uçtu. Saçmalamaya başladı. Her neyse, ufaklık dediği de Özge. Benim de hoşlanıp "bu kızı tavlayacağım! Ve bunun için sosyal bir insan olacağım!" dediğim kızdı kendisi. Gelgelelim kız benim ağzıma sıçaraktan reddetmekle kalmadı, bir de benimle aynı sınıftan başka bir çocukla çıkarak ağzımı lağıma çevirdi. Oysa ne güzel hayaller kurduydum lan. Böyle beraber Göztepe parkında geziyoruz, ne bileyim beraber istiklal'de yürüyoruz. Ulan kızla Singapur'da gezdiğimi bile hayal ettim. Hayal dünyamda gezilmedik yer bırakmadım. O beni çok seviyordu, ben onu çok seviyordum falan. Sonra Paris'de ona evlenme teklif ediyordum, Phuket'te balayı yapıyorduk falan. Bunların olabileceğine ciddi ciddi ihtimal veriyordum. Olacaktı olum! O benim hayatımın aşkıydı. Şimdi neredeyse her gün diğer çocukla el ele yürüyorlar. ilk başta ne koyuyordu bu durum bana. Çok sinirlerim bozulmuştu. Salak gibi umudum da hala vardı. "Yok be abi, gelecek sevecek beni." Hayır kardeşim, sevmeyecek. Kimseyi saplantılı bir şekilde sevmenin lüzmu yok. Hayat bir film değil. Olmayınca başkasına gideceksin.
"Bir lafı etmeden önce çok düşünüyorsun. Aklına geleni direkt söyle nolacak?"
Bu lafı da tam bir ay önce duydum. Kızın adını hatırlamıyorum. Gizem veya Gamze. Yine bir arkadaşımın (en başta bahsettiğim Ege) bana kız ayarlama serüveninin özetiydi bu söz. Kızla başbaşa duruyoruz ve ben hiç konuşmuyorum. O sikik sessizlik anı var ya, iki taraf da mal mal etrafa bakar. Bütün buluşmalarım ondan ibaret. Ahh ağzımı açsam söyleyecek çok şeyim var ama bir türlü konuşamıyorum. Baktı ben konuşmuyorum, kız garsonla flört etmeye başladı. Hayatımda kendimi en mal hissettiğim anlardan biridir bu.
"insanlarla konuşurken çok düşünmeyeceksin. Özellikle kızlarla konuşurken. Zeka seviyeni düşür öyle konuş. Akıllıca çok şey söyleme. Anlamazlar. Salakça konuş, emin ol etrafındaki insanlar seni daha fazla sever."
Aylaaaar önce söylemişti Volkan abi bunu bana. Kadıköy'de iki işi vardı adamın. Hem dövmeciydi, hem de erotic shop işletiyordu. Kaliteli ortamı vardı. insanlardan, özellikle kızlardan anlıyordu adam. Daha sonra okulda güzel bir kız üstünde denemiştim bunu. Volkan abiye olan saygım artmıştı. ilk fırtsatta adama teşekkür niyetine dövme yaptırıp orgazm box alacağım!
"Annem neredeeeeeee! Sen de babam olsana!"
Bu kelimeler bana ait maalesef. Geçen hafta Ankara'da, otobüs garında sarhoş oldum. Evet, sek votkayı aç karnına fondip yaptım. Daha sonra Kübra diye bir arkadaşa "sen benim gerçek annemsin" demeye başladım. Kız önce tokat attı, sonra karnıma yumruk geçirdi. Nasıl bir senaryo yazdıysam kafamda, millete ailemi hiç sevmediğimi, sıkıntılı bir çocukluk geçirdiğimi, babamla annemin benden nefret ettiğini falan söylemişim. Böyle bir şey yok yalnız. Ailemi severim yani. Nasıl bir kafayla anlattıysam bunları. izlediğim bir şeyden etkilendim herhalde. Neyse işte, bundan dolayı gerçek annemin Kübra olduğunu söylemişim herkese. Sonra da kalabalık içinde bir "baba" aramışım. Millete "sen benim babam olsana!" falan demişim. Şimdi düşündüm de ben harbi manyağım. Yok abi sarhoş olunup saçmalanır da, bu ne lan?
"Ben seni bir yerden tanıyorum galiba."
Hani tam iyice utanmaz olduk derken iki üç gün önce de böyle bir durum yaşandı. Şöyleki, iki hafta önce istiklal'de sarhoş olduğumda, barda millet şişe çevirmece oynamaya başlamıştı. Ben de sarhoş olduğum içün bir gazla kızın birinin dudağına yapışmıştım. Kızla karşılaştık aynı barın kapısında. Amına koyim kız "seni bir yerden tanıyorum" diyor. "Çüş!" diyecektim. Diyemedim. Utandım. Evet, başımdan geçen türlü saçmalıklara ve utanç verici şeylere rağmen, hala zihnimde çekingenlik kırıntıları dolaşmaya devam ediyor. Hani böyle birisi size bir şey der, ve siz o kadar gerilirsiniz ki, hiçbir şey söylemeden koşarak kaçmak istersiniz. Sarhoşken genelde yapıyorum bunu. Bildiğin ortamdan koşarak kaçıyorum. Ama ayıkken olmuyor. Bu yüzden insanların yanında ayık olmayı sevmiyorum.
"Balı bal gibi yerler, bok gibi yemezler."
Hüseyin adındaki ortaokul arkadaşım dedi bunu. Bugün dedi hatta, mesaj attı. "içme sen oğlum zararlı" dedi. Sarhoşken çıkardığım rezilliğin haddi hesabı yok ama hiçbirinden dolayı pişman değilim. Sonuçta mazeretim var, sarhoşum ben.
Off yazımın şu en son ki "sarhoşum ben" kelimesinden sonra daldım gittim yazıdan koptum. Yapmadığım ve yüksek ihtimalle de yapmayacağım bir ödevim aklıma geldi. Hoca beni sikecek büyük ihtimalle ama olsun biz konuya dönelim. Olmadı hafta içinde yapar yetiştiririm daha bir haftası var amına kodumun ödevinin. Bu arada saat şuan 03:50 içimi dökecem diye uyku düzenimi siktim. Olsun biraz olsun rahatladım. Neyse, sona geldik zaten.
"Alkol çok kötü bir şey, kesinlikle karşıyım."
"Beni bara götür abi! Ortamlara sok beni"
Bu iki laf da Ömer'e ait. Bu iki kelimeyi söylediği zaman aralığı çok az. Bir kızdan hoşlanmak işte insanı değişmeye itiyor. Sonra uğruna değiştiğin kız senin ağzına sıçınca "aman sikerun, zaten aşk diye bir şey yok, boşver, başka kız bulurum kendime" diyorsun. Ama istemiyorum Ömer'in öyle demesini. Ömer benim için hep "temiz çocuk"du. Yani karakter değil, tam bir tipti. Değişmesini istemiyorum. Benim kendime yaptırmaya çalıştığım şeyi onun kendisine yapmasını istemiyorum. Ben ona bir şey yapamam zaten kendime mi hayrım var? Bir insan sosyalleşme konusunda benden yardım istiyorsa durumu hakikaten çok vahimdir.
Geçen yıl Ege'den yardım istediğim zaman aklıma geldi. "Ege beni ortamlara sok, sosyalleştir beni." demiştim. Şimdi Ömer'in durumu aynı. Ege ise gelecek hafta evleniyor. Hiçbir şey yerinde durmuyor. Herşey sürekli değişim halinde. Hem olumlu, hem olumsuz. Ama sosyalleşmeye devam edeceğim. Bunu kız bulmak için değil, insanlarla daha rahat iletişim kurmak için yapacağım.
Daha anlatacak çok şeyim vardı ama saat geç oldu. Normalde bu yazı burada bitmiyor, ama şimdilik bitirmek zorundayım. Herkese güzel bir hayat dilerim...