Ne söylense havada asılı kalacağı, içimizdeki öfke ve kinin kelimelerle anlatımının mümkün olmadığı bir katledilişe kurban gitmiş minik yavru, güzel kız.
Türkiye'nin en büyük ceza hukuku profesörlerinden faruk erem acaba ne derdi bu durumda? Cezanın amacının rehabilitasyon olduğunu okudum ve buna inandım. Suçun doğuştan gelen psikolojik ve sinirsel nedenlerle işlendiğini ve bir hastalık olduğunu savundum. Ama ilk defa yukarıda bir arkadaşımın dediği gibi şeriatı istiyorum.
Ümanist yaklaşımla ceza hukukuna yaklaşabilmek için, ilk önce hümanist bir toplum yaratmak gerekiyor. Kin ve nefretle büyüyen bir topluluğa ümanist yaklaşımla ceza hukuku uygulamak maalesef olumlu sonuçlar doğurmuyor. Evet, bu adamın sağaltılma olasılığı yoktur. Ceza hukukunun amacı, toplum içindeki intikam ateşini de söndürebilmektir. Ancak, bu adamın ölümü bile toplum içindeki intikam ateşini söndürmeye yetmeyecektir.
Son olarak... Toplum vicdanı bu katilleri ve sapıkları unuttukça, devlet gerekli korumayı sağlamadıkça, cezaların ağırlığını arttırmadıkça bu katiller ve sapıklar elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam edecektir. Kaçımız cem garipoğluna duyduğumuz kini ve nefreti hala ilk gün olduğu gibi duyabiliyoruz? Münevver Karabulut öldürüldüğünde gerekli yaptırımlar ve koruma tedbirleri sağlanabilmiş olsaydı, bugün bu güzel kız bu kadar kolay katledilebilir miydi, düşünmek gerekir. Eğer ki, Ceylan Önkol cinayetindeki sorumlular kaza sonucu bahanesine sığınılmadan ortaya çıkarılabilse ve gerekli yaptırımlar verilse, Berkin Elvan öldürülebilir miydi?
Peki kaç çocuğumuzun daha katledilmesi gerekiyor, gerekli ağırlaştırmanın yapılabilmesi için? Yine de ümanist yaklaşımdan uzaklaşılmamalı; ancak çocuk cinayetleri ve kadın cinayetleri için en azından belli bir süre idamın geri getirilmesi sağlanmalı.