--spoiler--
"Atatürk Ekim 1937 Cumartesi günü, Nazilli Basma Fabrikasının açılışını yaptıktan sonra Ege askeri manevralarını izlemek üzere Aydının Ortaklar beldesine, -ki o zamanlar 40 hanelik küçük bir köydü- geldi.
Köyün incir kooperatifinde kâtiplik yapan babam da karşılama heyetindeydi.
Babamın eteğine yapışıp karşılamaya gittiğim o günün yaşamımın dönüm noktası olacağını bilemezdim.
Beyaz treni istasyona yanaştı. Perona çıktığında etrafını köylüler sarınca onlara hitap etmeye başladı. Tam o an babamın elinden kaçıp Onun eline yapıştığımı hatırlıyorum.
Elimi bırakmadı, alıp kompartımanına götürdü. Ortadaki masada karşısına oturttu.
Rakısını, leblebisini getirtti.
O, rakısını köylülerin şerefine kaldırırken ben de bir taraftan Onu hayran hayran seyrettim, bir taraftan da tabaktaki leblebilerini bitirdim.
Adımı sordu. Hanri dedim.
Bana Niye Ahmet, Mehmet, Mustafa değil diye sormadı ve ben o gün bu nedenle Türk oldum.
Sonra da kendimi asla bir azınlık olarak hissetmedim. ne mutlu türküm diyene..." (Hanri Benazus)
--spoiler--