türk sinemasının gelmiş geçmiş en iyi serilerin biridir.
insan izlerken gerçekten o yıllara gidiyor, neden denecek olursa gerçekten sıcaklık var filmlerde. o yılların güzellğini nice teknik imkansızlıklara karşın sergiliyorlar.
rivayet odur ki; hababam sınıfının yazarı Rıfat Ilgaz'ın oğlu istanbul'un en köklü okullarından birindedir ve her akşam eve gelince babasına okulda yaptıklarını anlatır. Usta kalem de kendi hayal gücüne oğlunun anlattıklarını katarak bu neşeli edebiyat yapıtını ortaya çıkartmıştır.
izlerken eski okul yıllıklarına bir göz atılacak olursa hemen hemen her okulda bir hababam sınıfı vardır, ve bence işte bu filmlerin bu kadar tutmasının nedeni de budur, halkın içinden birebir çıkmış bir hikayedir.
Eski hababam sınıflarının tadı bir başkadır, replikleri ezberlense bile izlenilmekten usanılmayacak filmlerdir...
kış ayının yaklaşması ile birlikte yine akşamları tekrarlarının defalarca televizyonlarda izlenme olanağı bulunacağı için sevincimiz fazladır.
bu serideki bücürü oynayan oyuncu ise set zamanında keşfedilmiş olup, aslında orda ayakkabı boyacılığı yapan bir çocuktur. Gülüşü ile yönetmenin dikkatini çeker, ve yeşilçam yılları başlar...