DiNDAR ANTi-SiYONiZMi
Yahudi anti-Siyonizminin Tanrının işine müdahale edilmesini küfür sayan aşırı dindar kesimden kaynaklandığı biliniyor. Bunlara göre, Tanrı, Ahir Zamanda, yeryüzüne göndereceği Kurtarıcı/Mesih eliyle sürgüne yollanmış olan Yahudileri bulundukları diyarlardan toparlayıp israil Topraklarına geri getirecektir. Bu inancın Kuranın isra suresinin 104. ayetinde de yankılandığını görüyoruz: Bunun ardından israiloğullarına şöyle dedik: Bu topraklarda oturun, ahiret vadi (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz.
ÜÇ YEMiN
Bu konu, derlenmesi MS 200lü yıllarda başlayıp MS 500 civarında tamamlanan ve Yahudi sözlü kanununun yazıya geçirilmiş haliyle tefsirini içeren Babil Talmudunun Naşim (Kadınlar) bölümünün Ketubot (Evlilik Akitleri) alt bölümündeki 110b ve 111a fasıllarındaki Şaloş HaŞvuot (Üç Yemin) başlığı altında işleniyor. Aktarılan hikâyeye göre MÖ 587 ile MÖ 538 yılları arasındaki Babil Esareti esnasında oradan ayrılıp israil Topraklarına geri dönmek isteyen Haham Rav Zeiraya bunu yapması Tanrının israil Halkına (Sürgündeki Yahudilere) verdiği Üç Yemin akdi karşılığı yasaklanmıştı:
1. israil Halkı (Kudüsün) surlar(ın)a saldırmayacak. Diğer bir deyişle israil Topraklarına zor kullanarak dönmeyecek.
2. israil Halkı sürgünde olduğu ülkenin milletine isyan etmeyecek.
3. Üçüncüsü, ilk iki sözün karşılığı olarak, israil Halkının sürgünde olduğu milletlerin mensupları onları fazla ezmeyecekler.
Söz konusu aşırı dindar Yahudilere göre mezkûr akde uymamak Tanrıya isyan etmekle eş değerdir.
Bu yaklaşımın günümüzdeki en görünür temsilcileri, kendilerini Aramice dilinde Şehrin Muhafızları - Neturei Karta olarak adlandıran köktendinci gruptur. Bu grup mensuplarının israil Devletinin varlığını ortadan kaldırmak isteyen kendileri gibi köktendinci iran devlet yetkilileriyle aynı hedefi güden Arap/Filistinli grupların eylemlerine katıldıkları yazılı ve görsel medyada sık sık yer buluyor. Benzer anti-Siyonist görüşleri paylaşan Satmar gibi köktendinci ilave gruplar da söz konusu.
Babilde sürgünde olan israil Halkının kurtarıcısı, onların Kudüse dönerek yıkılan Hz. Süleyman Mabedini (Birinci Tapınak) tekrar inşa etmelerine olanak tanıyan iran imparatoru Koreş (Cyrus) olmuştur. Dolayısıyla, bu dindar grupların itikadınca Romalılar eliyle MS 70te yıkılan ikinci Tapınakın yeniden inşası ve MS 135 yılında gerçekleşen Roma sürgününden israil Topraklarına dönüş için yeni bir Kurtarıcının/Mesihin Tanrı tarafından gönderilmesi gerekir.
AYDIN ANTi-SiYONiZMi
Aydın anti-Siyonizmi ise özellikle Yahudilerin siyasal ve sosyal haklarını göreceli olarak elde ettikleri Fransa ve ingilterede ortaya çıktı
Fransa tecrübesi: Fransadaki Yahudiler önce Fransız ihtilâli ardından da Napolyonun reformları sayesinde eşit birer vatandaş statüsü edinebildiler. Napolyon 1799 senesindeki Mısır seferi esnasında yaptığı bir çağrıyla Asya ve Afrikadaki Yahudileri kadim Kudüsü tekrar tesis etmek için bayrağı altında toplanmaya davet etmişti! Bu açıdan, Napolyon, siyasi Siyonizmin doğuşundan yaklaşık bir asır önce, Balfour Deklarasyonundan ise tam 118 sene önce Siyonist bir deklarasyon yapan kişi olmuştu. Napolyonun onları 1806 yılından itibaren özgürleştiren, 1807de Musevi dinini Fransanın resmi dinlerinden biri olarak kabul eden yasamayı yapan devlet adamı olarak Fransa Yahudileri nezdinde özel bir yeri vardır. Siyasi Siyonizmin ortaya çıkışından 36 yıl önce, 1860ta Fransız Yahudilerinin öncülüğünde kurulan, Türkiyede Alyans adı altında bilinen Evrensel Yahudi Birliği (AIU Alliance Israélite Universelle) kalkındırılmaya ve eğitilmeye muhtaç olan Kuzey Afrika, Balkanlar, Osmanlı imparatorluğu ve iran Yahudileri için bir okul ağı kurmaya girişti. Bu okul ağının temel amacı faaliyet gösterdiği ülkelerdeki Yahudileri iyi birer vatandaş olarak yetiştirmek ve meslek sahibi yapmaktı. Alyansın bu girişimi Osmanlı idaresi tarafından teveccüh gördü. Siyasi Siyonizm zuhur edince bu kazanımlarının tehlikeye girebileceğini değerlendiren Alyans, Yahudilerin Filistine yerleşmesine taraftar olmakla beraber, bunun siyasi bir vasatı olan Siyonizm ideolojisine karşı kesin cephe aldı.
ingiltere tecrübesi: 1753ten itibaren vatandaş olan ingiltere Yahudileri 1858de parlamenter olma hakkını elde ettiler. 1804 yılında doğup 12 yaşında vaftiz olan Yahudi kökenli Benjamin Disraeli ismini değiştirmeye gerek duymadan 1837 yılında parlamentoya girdi 1858de başbakan oldu. 1855te David Salomons Londranın ilk Yahudi belediye reisi oldu. 1858de ise yemin metnine ilişkin yapılan bir yasa değişikliğiyle Lionel de Rothschild parlamentoya kabul edilen ilk Yahudi oldu. ingiltere toplumunda kendilerine saygın yer edinen ayrıcalıklı ve varlıklı Yahudiler bu konumlarını muhafaza edebilmek için Yahudiliklerine değil ingiliz kimliklerine vurgu yaptılar. Montefiore, Mocatta, Cohen, Samuel, Goldsmid, Montagu aileleri aralarında evlilikler yaparak konumlarını güçlendirdiler. ingilteredeki Yahudi anti-Siyonizmi göreceli olarak siyasi Siyonizmin güçlendiği I. Dünya Savaşı arifesinde belirgin bir hal aldı. ingiltere hükümetinin Yahudilere Filistinde milli bir yurt kurulmasına ilişkin 2 Kasım 1917deki Balfour Deklarasyonu öncesinde ve hemen sonrasında ingilteredeki Yahudi aristokrasisi ikiye bölündü. Rothschildler ve Samueller siyasi Siyonizmi desteklerken Montefiore ve özellikle önce cephane bakanı ardından da Hindistan Devlet Sekreteri olan Edwin Samuel Montagu Siyonizme ve Balfour Deklarasyonuna şiddetle karşı çıkıyordu. Keza ingiltere Yahudiliğini temsil eden Board of Deputies of British Jews ve Anglo-Jewish Association örgütlerinde yönetici konumunda olup Yahudi haklarını savunan gazeteci Lucien Wolf da Montagu gibi sert bir anti-Siyonist idi. Bu fikri savunanların temel korkusu Yahudilikleri bahane edilerek ingiliz toplumundan soyutlanmaları ve siyasi kariyerlerinin zarar göreceği merkezindeydi. Dahası, bunlar Siyonist projenin afaki olup başarı şansı olmadığını ve bir faydası olacağına da inanmadıklarını söylüyorlardı.
Rus Yahudi işçi hareketi olan Bund hareketi Siyonizmi eskapizm (kaçış) ideolojisi olarak değerlendirip karşı çıkıyordu. Kara Avrupasında on sekizinci yüzyılın üçüncü çeyreğinde ivme kazanan Yahudi aydınlanması ve neticesi olan asimilasyonist cereyanlar ve bu fasıldan laikleşmiş, eğitimli Alman Yahudilerinin bir kısmının toplumda kabul görebilmek için Protestanlığa geçmeleri ayrı bir yazı konusudur.
GÜNCEL AYDIN
ANTi-SiYONiZMi
Noam Chomsky, Henri Curiel, Maxime Rodinson gibi aydınlar genelde ulus-devlet olgusuna ve koloniyalizme karşıt tutumları olan sol geleneğin mensubu olduklarından, Yahudileri ulusal bir grup olmaktan çok dinsel bir cemaat olarak değerlendirdiklerinden, Yahudi halkının kendi kaderini tayin hakkını tarihi israil topraklarında bir devlet kurarak gerçekleştirme ideolojisi olan Siyonizme tavır almışlardır.