geleli çok olmuş nesildir. utanmaktan utANAN nesilden de ben utanıyorum.
büyükler " utanmıyorsan dilediğini yap" derlerdi. utanmayan insan her türlü kötülüğü, edepsizliği, vicdansızlığı, haksızlığı yapar. buna toplum da kayıtsız kalır "bana dokunmayan yılan" mantığı güderse o toplumda kötülüklerin önü alınamaz artık.
eskiden el alem korkusu vardı. el alem ne der diye düşününce insanlar, o hakimin vereceği cezadan daha etkli olurdu. çünkü insan o toplumla bir arada yaşıyor, onların yüzüne bakıyor her gün. eğer ki utanması olsa ve toplumun da tepki vereceğini bilse yapabilir mi kötülük?
utanan insanda saygı vardır, edep vardır. vicdan sahibidir. sadece insan da değil, hayvana doğaya karşı da merhametlidir.
günümüzde unutuldu hep bunlar. ne korkumuz kaldı, ne utancak yüzümüz.
haksız yere öldürülen kadınlar, üç kuruş para için işkence edilen yaşlılar, çöp kutularına atılan bebekler..
gözümüzün önünde kaza olsa, başıma bir şey gelir diye usulca çekiliyoruz ordan hemen. bu kadar mı vicdan yoksunu olduk ya?
insanlar da bizim bu davranışlarımızı bildiklerinden çok rahat suç işler oldular. ar damarı derler ya hah işte o çatlamış.
biz bu haldeyiz, bir de ergenlikteki gençlerin durumu var.rahata alışmış, sorumluluk almak istemez, hepsi kolay yoldan para kazanma peşinde. marka takınsıtısı, her şeyin en son modeline sahip olma arzusu sarıp sarmalamış hepsini. edep, vicdan, merhamet desen yüzüne bakarlar öylece. utanması gerkenden utanmayıp, gereksiz şeylerden utanan bir nesil geldi. telefonunu markasından utanması gibi mesela.
öyle uzaklaştık ki benliğimizden her şeyimizi maddiyata endeksledik. bizi biz yapan insani özelliklerimizden sıyrıldık. artık utanmak şöyle dursun, görmezden gelmeye başladık.