Günlerle geceler eşitleniyor. Köyceğiz'de artık sabahları saat 6.40'ta başlıyor gün ağarmaya. Ve artık geceler yavaş yavaş uzamaya başlayacak, ta 21 Aralık'a kadar. Sonra yine günler uzayacak, geceler kısalacak.
Herhangi bir anayasa maddesinde yer almadığı halde, kimbilir kaç milyon, belki de milyar yıldır böyle bu.
* * *
Eylülün son haftasına doğru, güzelim bir cumartesiyi akıl karıştıracak konulara cımbız uzatarak, sirke damlalarıyla ekşitmeye kalkmanın da bir anlamı yok ama; bendeniz, affınıza sığınarak yine de sormadan edemiyorum:
- Ülkeleri yönetenlerin koyduğu kurallarla; yönetilenlerin benimsedikleri gelenekler, âdetler, ilkeler; Doğa'nın, yahut Kozmos'un kendine özgü düzeniyle ne kadar bağdaşmakta?
* * *
Böyle bir sorunun en dibinde, bir gün hepimizin kaybolup gideceği gerçeği de saklıdır.
Yan bilincimizde böyle bir tümörle yaşamanın, benliğimizde yarattığı çeşitli avuntularla oyalanırız; bir makam sahibi olmak, yahut öldükten sonra da cennetmekan olmak, yahut herkesi susta durduracak bir lider olmak gibi...
* * *
9 yıldan bu yana, Köyceğiz'e her gelişimizde; geldiğimizi nasıl sezinliyorsa, kapının önünde hemen beliriveren radyom bakışlı simsiyah Otello...
Otello'nun; Doğa'nın, yahut Kozmos'un düzeniyle çatışan hiçbir tavrı yok. Çünkü kendisinde ölüm bilinci yok.
* * *
Bendeniz, küçücük salondaki masanın önünde mutat yerim olan döner koltuğa oturduğumda; Otello da önce masanın kıyısındaki daracık kanepenin ucuna çıkıp, oradan kucağıma atlar ve mutluluk mırıltılarıyla kendisini okşatmaya başlar.
* * *
Ben, duvar dibindeki gerçek kanepeye uzandığım zaman da, gelip yanıma yatar.
Acıktığı zaman ise, beni ya ufarak sosislerinin durduğu buzdolabına götürmeye uğraşır, ya özel mamasının durduğu koskocaman kâğıt torbanın yanına.
Sevmez misiniz radyom bakışlı simsiyah Otello'yu?
* * *
Eski Mısır uygarlığında "kara kedi" heykelleri, tapılası bir kutsallıktaydı. Daha sonraları "kara kedi" nedense bir uğursuzluk simgesi sayıldı.
Otello bilmiyor, atalarının ne kutsandığı dönemleri, ne lanetlendiği dönemleri.
Nasıl ki, Anayasa tartışmaları ve "laik" - "anti-laik" kutuplaşmalarıyla da bir ilgisi yok onun.
Ve hiçbir hata yapmadan yaşamada.
* * *
"Yönetim saltanatı"ndan, "üretim saltanatı"na geçememişlikten kökenlenen bir "çağ dışılık"; Hazine'den geçinmeli kesimin "burjuva" görüntüsüne sokulmasıyla, aşılabilir mi?
* * *
"Üretim saltanatı" teknolojinin; Doğa'nın, yahut Kozmos'un verilerini insan iradesi altına alıp, üretimde yepyeni düzeyler yaratmasıyla gerçekleşmekte...
* * *
Başka bir anlatımla; insanoğlu teknoloji sayesinde Kozmos düzeniyle gitgide daha çok buluşmakta ve "ulus-devlet" modelini aşarak, küreselleşme sürecine geçmekte.
Otello ise zaten, "ulus-devlet" modelinin dışında ve küreselleşmişliğin içinde...
* * *
Bendenizin çok hoşuna giden bir sürpriz oldu; Köyceğiz'deki evin verandasında Otello'nun ikiziymiş gibi simsiyah bir kedi daha arz-ı endam etti.
Ürkek, çekingen, simsiyah bir kedi daha.
Solmaz ona, "ezik sınıftan bir zenci" anlamında, "Negro" adını taktı.
* * *
Otello, verandadaki kabından yemini yerken, Negro hiç müdahale etmiyor, azıcık geride sırasını bekliyordu.
Yani efendim, vaktiyle annemin evdeki evlatlık kızlara öfkelendiğinde:
- Haddini bil, diye bağırmasını duymuşçasına; haddini biliyordu.
* * *
Otello evin içine giriyor, Negro girmiyordu. Otello benim kucağıma çıkıyor, Negro benden uzak ve kovulursa hemen kaçmak üstüne tetikte duruyordu.
Biz evde yokken, her ikisi de verandadaki masanın altına sereserpe uzanıp, yanyana yatıyorlardı.
Aralarında hiçbir kutuplaşma olmuyordu.
* * *
Ancak dün sabah Negro; nasıl olduysa oldu, haddini aştı ve yem kabına sokulmakta öncülüğü ele geçirdi. Otello, ona bir pati vurmak istediyse de, ısrar etmedi; eve girdi, öncülüğü Negro'ya bıraktı.
* * *
Kediler kadar bile olamıyoruz, gibi bir yargıya varmak aşırı ucuza kaçacağından; Jean-Jacques Rousseau'nun ünlü saptamasını şıngırdatalım:
- insanlar özgür ve eşit doğar!
* * *
Türkiye'de de öyle mi doğuyorlar acaba; öyle doğmuyorlarsa neden?
"Türban"a çengellenmiş bir kutuplaşmanın doğurduğu polemikler, ancak böyle bir sorunun yanıtına inildiğinde bir senteze kavuşabilir ola ki...
* * *
Üst kattaki pencereden verandaya baktığımda; simsiyah Otello ile simsiyah Negro, kardeş kardeş sere serpe uzanmışlar yatıyorlardı yine masanın altında...