başta zaten kulaktan dolma bilgilerle yalan yanlış bir türk tanımı yaparak aşağılık kompleksini tatmin edip, kimi yerde sosyolojiden, kimi yerden antropolojiden dem vurmuş yarı cahil insan kitlesininden bir vatandaşın açtığı başlık. hayır cahil diyemiyorum. çünkü bir şeyler bildiği anlaşılıyor. ama bu çıkarımları mantıktan yoksun bir beyinle birleştirdiğinde sonuçta da böyle içinde büyük yanlışlıklar barındıran bir başlangıca imza atabiliyor.
kendini türk sanan çoğunluk. canım benim. bir kaç hafta önce de yusuf halaçoğlu kendini kürt sanan azınlık diye birşeyden bahsetmişti. nesin sen türk'ün ne olduğu hakkında garip-göbelek, gerçekle ilişkisi olmayan sözde antropolojik çıkarımlarla ne yapmaya çalışıyorsun. halaçoğlu abine mi özendin sen de..
neyse konuyla pek alakası olmayan bir girizgahtan sonra;
her haliyle kürt asıllı vatandaşlarımızın uzun yıllar yok sayılarak bir ayrımcılığa maruz kaldığı muhakkak. ekonomik bağlamda değil ama sosyal haklar ve kendini kimliğiyle ifade etmekte yaşadıkları zorluklar bakımından haklılık paylarının olduğunu düşünüyorum. ama ekonomik zorlukların sadece bir bölgeye ayrımcılık olarak döndüğünü söylemek de merhametsizlik olur. çünkü ekonomik yatırım; ulaşım, lojistik imkanları, gelecek iş potansiyelinin yükünü çekebilecek alt yapı ve işgücü olanaklarına bakar. karadeniz bu konuda ne kadar mağdursa, güneydoğu da o kadar mağdurdur.. yani buradaki sorun tek bir bölgeye ayrımcılık değil, tüm türkiye'yi ilgilendiren yatırım imkanlarının belirli bölgelerdeki yoksunluğun üstesinden gelecek bir potansiyele sahip olmaması. o bölgeden çıkan kürt asıllı işadamları kendi toprağına tüm devlet teşviklerine rağmen yatırım yapmazken buna devletin planlı stratejisi demek hata olur. aynı devlet gap'a milyarlarca dolar niye yatırsın o zaman değil mi ama..
kültürel haklara gelecek olursak bu konuda çok daha serttim. adamlara yıllarca sen aslında yoksun diyen bir zihniyetin ürünüdür şu anda yaşadığımız sorunlar. bu ilk olarak halkın belirli bir kesiminin devletle olan duygusal bağını, aidiyet duygusunu köreltmiştir. bunun nedeni de üniter devletin yapısının çatırdayacağı korkusu. devletin kendi vatandaşından bir bölümünden korkması.. peki bu korku haklı mı..aslında hiç değil efendim. dört yanımız bize düşman olduğunu düşündüğümüz, üzerimizde gizli planları olduğunu varsaydığımız dış güçlerle çevrili değil mi..doğru veya yanlış. ama düşmanının senin zaaf olarak gördüğün zayıf yanının üzerine gideceği zaten belli değil midir. sen kendi vatandaşından korktun, onun kendini ifade edeceği bir kanal veremedin. o da ne yaptı denize düşen yılana sarılır misali kendini onların kollarına attı. aslında belirli özgürlük açılımlarıyla çözebileceğin bir sorun elinde yumak oldu. şimdi çöz çöze bilirsen. lakin o yumağı girişen eller bir tek senin ellerin değil. senin çözdüğünü anında düğümleyen bir çok parmak var. baş edemezsin..
yani ifade etmek istediğim burda doğru olan tavır zaaflarını, korkularını gizlemeye, ötelemeye çalışmak yerine çözüm yollarını bulmaya o açığını kapatmaya çalışmak. yoksa işte görüyorsun senin saklamaya çalıştığını düşman öyle ya da böyle görüyor. onun üstüne gidiyor kendi çıkarına kullanıyor. sen de hala ne olacak bu türkiye'nin hali , terör niye bitmiyor diyerek ellerini dizine, başını da duvarlara vuruyorsun.