sözlük yazarlarının itirafları

entry163104 galeri video563 ses32
    98304.
  1. anlatasım var, kim okur, kim okumaz umursamadan. hatta takip edenleri (tayyip de dahil) dahi -özür dileyerek- umursamadan.

    çok sevdik ya hani,illa bi tam ortasına sıçılacak onun. gönül ota da konuyormuş bazen, hani diyorum bize de denk gelse bu otlar? nerede, hangi camış yiyor bu otları lan?!

    başlarda çok güzeldi. her şey çok güzeldi o aralar. mutluydum, bateri başında, kitap başında, yaz güneşinde birayla serinlerken. bir de ona aşıktım, adı lavinia olsun, özdemir amcamıza nazire. aşk da güzel şeydi o ara, gördükçe bir heyecan sarıyordu falan. sonra gezi olaylarıyla beraber onun da boku çıktı işte, kontrol edemedim. yaz bitti, sonbahar. zaten sonbaharları hep depresyonda geçiririm ben, bir de üstüne bu eklendi. aşıksın, yüz bulamıyorsun falan. konuşuyoruz, kah diyor ki "biz çok iyi çift oluruz aslında" kah diyor ki "olmaz" aslında o sıralar anlamam gerekirdi psikolojik sıkıntıları olduğunu. sonradan öğrendik gerçi, xanax alıyormuş falan. bir yıl ömrüm kaldı dedi bana. kalp hastasıymış, taşikardi. çok ileri seviye dedi, doktor bir yıl demiş. önümüzdeki haziran-temmuz gibi doluyor bir yıl bakalım ölecek mi. neyse, inandım. günler geçti, bir baktık beraber olmuşuz, akışına bıraktık, birbirimizi dip dibe bulduk. her neyse, güya deli gibi aşık bana. daha önce hiç birine olmadığı kadar falan filan her zamanki hikaye. ben de tuttum safım işte buna da inandım. ben de onu sevdim, gerçekten çok. ama içten, lafta değildi benimki. çok sevdiğimi söyleyip sonra da canı sıkkınken onu bırakıp evime ya da arkadaşlarıma eğlenmeye gitmiyordum. onun canı sıkkınken gerekirse kendi sıkıntımı unutup yanında oluyordum. ama insanoğlu nankör anacım...

    her neyse işte gidiyoruz bir şekilde. daha ilk aydan "seni aldatıyor" diye kulağıma bir şeyler geldi. gittim yanına, konuştuk. adı geçen insanları birbirimizin gözü önünde aradık falan. iş aldatma boyutunda olmasa da bir samimi arkadaşıyla dışardan sevgili zannedilecek kadar yakın olduğu ortaya çıktı. hadi neyse, kardeşi gibiymiş falan filan. ama biriyle öyle samimiyken bana "hiç bir erkekle muhabbetim yok, sadece selamlaşıyorum" demek nedendi? onu da geçtik. telefonunu kurcalıyordum, normalde galeriye girmeme izin vermez, sebebi de "kızların açık fotoğrafları var". bir gün mağazada deneme kabinine girdiğinde kurcaladım piçliğine bunun telefonu. açık fotoğraf olmadığı gibi, üç farklı erkekle diz dize çekilmiş fotoğraflar gördüm. çıkınca sordum, eski fotoğraflar, şimdi hiç biriyle muhabbetim yok ayakları falan. bunun üzerinden çok zaman geçmeden yine hasbelkader galeriye girdim, baktım bi erkekle dip dibe, ardı ardına çekilmiş farklı pozlarda bir sürü fotoğraf. sordum "çok ısrar etti kem küm". bir süre daha geçti, bak bu olay çok ilginç. adı abuzer olsun, bir tip buna mesaj atıyor sürekli. bu abuzer lavinia kişisine diyor ki ben seni hala seviyorum falan filan. lavinia kişisi cevap vermiyor. ben bunu telefonda görüyorum, kendisi gösteriyor böyle bi mesaj aldım diye. bir süre sonra mesaj geliyor abuzerden, binanın altındayım ya gel görüşelim ya da ben yukarı geliyorum. diyorum ki sen buna sevgilin olduğunu söylemedin mi ne yüz bu? söyledim diyor. mesajlarda yok ama. akşam evlerimize gidiyoruz, tekrar konuyu açıyorum, tam ben konuyu açıp "sevgilin olduğunu neden söylemiyorsun" dememin üzerine, ilahi kudretle, allahın hikmetiyle, olağanüstü bir tesadüfle abuzer kişisi lavinia'nın birkaç gün önce attığı ama üst üste giden mesajlar yüzünden fark etmediği mesajı görüyor ve erkek arkadaşı olduğunu öğreniyor, özür diliyor. ertesi gün lavinia'nın telefonunu inceliyoruz, bakıyoruz ki önceki gün bıraktığımla bire bir aynı. "yanlışlıkla silmişim" diyor ve konuyu kapatıyoruz. aradan bir iki ay geçiyor. cumartesi günü mesaj alıyor lavinia, abuzerden. diyor ki yarın son bir kez görüşelim, lütfen. ertesi gün lavinia kişisine hiç bir şekilde ulaşamıyorum, saat 13.30 civarına kadar. meraktan deliriyorum, sonunda ailesini arıyorum, "arkadaşıyla işi var" diyorlar. ben sinirden çıldırıp lavinia kişisine sinir dolu şüpheci mesajlar atıyorum. 13.30 gibi uyuyan güzel uyanıyor güya. normalde karga bokunu yemeden uyanır. hastaymış. ondan uyumuş. ona da tamam diyip geçiyoruz.

    dur bi sigara yakayım.

    ne demiştik, heh. tamam dedik ona da. hepsini sineye çektik. bir gün kendisi bana diyor ki, tecavüze uğradım. neye uğradığımı şaşırmıştım o an sözlük. hayatımın büyük yıkılmalarından biriydi. teninde başkasının teni, dudaklarında başkasının dudakları, dehşet vericiydi. sonradan zamanla dank etti. tecavüze uğrayan biri nasıl olsun da dakika tereddüt etmeden seninle aynı yatağa girebilsin lan salak herif? dahası var ama oraya girmiyorum kusura bakmayın, umursamasam da o kadar gidemem neyse dağıtmayalım. bunun dank etmesi üç dört ayı buldu bu arada, daha kısa süre önce anlayabildim yani. neyse. bu konuda da yalan söylediğini düşünmeyebaşlayınca hepsen koptum zaten. bunlar dışında sayısız kere boktan tripler yemem, sayısız kere "çok seviyorum" demesinin üstüne bana it gibi davranması, sayısız kere seven insanın yapmayacağı şeyler... dur lan az bi viskim kalmıştı sanırım...

    ne bok yemeye katlandım anlamıyorum. ama oldu bir kere, katlandık. şunu da itiraf etmem gerekir ki, çok üzdü ama onunlayken de çok mutluydum be. dünyayı, tüm derdi tasayı unutuyordum gözlerine bakınca, beline sarılınca.

    işin kötü yanı, hala o mutluluğu özlüyorum ve sanırım hala kıskanıyorum onu. whatsapp durumlarından yorum yapmam gerekirse muhtemelen çoktan yeni birini buldu bile, öyle de bir potansiyeli var zaten. ve ben bu ihtimal aklıma geldikçe çıldırıyorum. sanırım falan yok yani bildiğin kıskanıyorum. gerçi en sonunda dayanamadım sordum biri mi var diye, yok şarkı sözü o hilmiye (gerçek adı bu değil tabi kızın)yle karşılıklı yazıyoruz öylesine dedi ama yalandır lan. bu kadar da güvenmiyorum ama bu kadar da kıskanıyorum. nasıl bir kısır döngüdür. bu konuda eğer sabredip buraya kadar okuyan biri varsa ve yardımcı olabileceğini düşünüyorsa çekinmeden aşındırsın mesaj butonunu lütfen. not: şarkı sözü kısmı doğru, yalın-yeniden. sözlere baktım da yeniden bi aşk meselesi falan var, biri olmadığı kısmı yalan amk.

    ayrıldık güya, konuşuyoruz. dedi ki istanbuldan bir arkadaşım gelicek bateri kursuna beraber gidicez beraber, senin gittiğin kursun ismi neydi, ben de söyledim. erkek tabi bu arkadaşı. bir kere beni dinlemeye stüdyoya gelmedi kevaşe. ben kıskançlık krizine girdim, delirdim resmen. öyle boktan bir durumdayım.

    son olarak da tüm bu hayıflanmanın üstüne durumu daha da acayipleştirecek bir ekleme yapayım. iki kez ayrıldık, ikisinde de ayrılan taraf bendim.birincisinde barışmaya hiç niyetim yoktu aslında ama dayanamadım çünkü onunla çok mutluydum. şimdi gelse yine barışırım sanırım. her türlü yardıma açığım olum isterseniz açın mesaj kutusunu, salaksın, kele sürülecek akıl yok sende, mal herif şunlar şunlar yapılır mı, geri zekalı şunları şunları yapsana... içinizi dökün. yardım yardımdır. ya da bu kadar okumaya üşenmişsinizdir muhtemelen bu satırları iki üç kişi anca okuyacak, siktir edin olum kendi derdiniz neyinize yetmiyor.

    öyle işte sözlük. böyle bir orospu ruhluya denk geldim. oldu bitti ama hislerimi bitiremiyorum. neyse yatıp zıbarıyım bari. gerçekten sonuna kadar okuyan varsa o adam candır. öperim gözlerinden. ya da öpmem, onu bilemedim ama severim seni gönülden.
    8 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük