karamsar kelimeler

entry104 galeri
    68.
  1. başımın sade sol yanı ağrıyor çok saattir ve ben bunun sebebini bilmiyorum. "portecho" diye bi grubu dinliyorum saatlerdir, adını bilmediğim bir şarkı söylüyor ve ben bu şarkıyı neden bu kadar çok dinlediğimi de bilmiyorum. senden kaç saat, kaç gün, kaç zamandır haber almadığımı da bilmiyorum. ilkin biliyordum kaç gün olduğunu. artık fikir dahi yürütemiyorum. aklıma gelen bütün kötü senaryoları kovuyorum hala dirençle. bilmem, sen şimdi neredesin? bilmem başım neden bu kadar çok ağrıyor ve neden bu satırlar yazdıkça şiddetleniyor? bilmem bu şarkı neden bu kadar güzel?

    sigaradan bir nefes alıyorum. aklıma yeni camii'nin yanındaki çay ocağında oturduğum bir an düşüyor. kulağımda "leonard cohen" vardı yine, orada duran garsonlardan birinin çağrısına uyup bir şeyler içmek istiyordum, karnıma hiçbir şey girmemişti uyandığımdan beri, istanbul'da bahar havası vardı, içimden hiçbir şey yapmak/yazmak gelmiyordu, vapurdan az önce inmiştim. yeşil, küçük bir defter vardı yanımda. bir peynirli gözleme istedim, yanında da çay. çocuk giderken arkasından seslendim, kulaklığı çıkardım o esnada kulağımdan, "çay demli olsun." dedim. çocuk, gülümseyerek başını eğdi, "tamam" anlamında, sevindim ben de. fosforlu küçük yeşil defteri çıkardım çantadan, çantamda uykuların doğusu, burdan gürbilek'in yer değiştiren gölgesi vardı bir de. o sıra ismet özel'in bir yusuf masalı'nı evde bırakmış olduğuma hayıflanmıştım, sonraki birçok gecede o kitaptan şiirler okudum, ilk defa okuyormuş gibi, büyük bir coşkuyla. bu coşkunun "direnmek" gibi bir de anlamı vardı biliyorum. sonra açtım o defteri, bir de yeşil bir kalem çıkardım, ki aynı kalemin kırmızısı da mavisi de var bende. defterin karelerini garipsedim ilkin, sonra kanıksadım, ürkek bir yazıyla bir şeyler yazdım. gözlemeyi yemeye, demli çayı da içmeye başlamıştım aynı zamanda: "özlediğim ve bağışlayamadığım bir dünya hatrına: hoşgördüm burayı/burada soluklanmalıyım." yazdım. yetmedi, "bahar nereden gelir?/bahar bir şehrin ilk neresine uğrar?/ben iki tane şehir gördüm,/say deseler sırasını karıştırırım" diye yazdım. ben bu şiirin burasını yeni camii'nin yanındaki o sandalyede yazdım, o zaman başım bu kadar ağrımıyordu ve portecho şimdi söylediği şarkıyı söylemiyordu henüz. henüz bir yusuf masalı'nı yeniden okumaya başlamamıştım ve bilmem kaçıncı kez oradan da aramak istemiştim seni. yapamadım...

    burda saat 05:25 şimdi. bilmem senin bulunduğun yerde de saat aynı mıdır? sen ne yaptın, nerede uyuyorsun ya da uyuyamıyorsun şu an?
    2 ...