fahim bey ve biz

entry5 galeri
    3.
  1. (devam ediyor)
    10. Rûya, Fahim Bey bir gece son derece karışık bir rüya görür. Rüyasında eskiden okuduğu duaları, çaldığı kemanların seslerini duyar. Bu rüya Fahim Beyi umutlandırır. Bu umudu Saffet Hanımla da paylaşır ve ikisi de büyük bir umut içinde yaşamaya başlarlar. Rüyayı ve umutlarını herkesle paylaşırlar ve bu durum dostlardan alacaklılara kadar tüm insanların umuda kapılmalarını sağlar.
    11. Rûya Tabiri, anlatıcının eniştesi son derece hastadır. Anlatıcı, eniştesini ziyarete gider. Enişte ölüm döşeğinde bile Fahim Beye kin duymaktadır. Fahim Beyin rüyasını düşünmektedir. Son bir gayretle evdeki kalın bir rüya tabiri kitabını alıp incelemeye çalışır. Bir açıklama bulamaz ama yorgun düşer, bu yorgunluğun ardından kısa süre sonra ölecektir.
    12. Fahim Bey Hakkında ilk Hislerim, anlatıcı yazarın Fahim Bey hakkındaki ilk hisleri olumludur. Fahim Beyin umut dolu bir insan oluşu, tutarlı bir yaşamı sürdürmeye çalışmasını olumlu bulur. Fahim Beyi dinlemeyi sever ve onu tanımaya çalışır.
    13. Fahim Bey Hakkında Değişen Hislerim, ancak anlatıcının Fahim Beye olan bakışı zamanla değişiklik gösterir. Anlatıcının kendisinde olan değişikliklerinde etkisiyle artık Fahim Beye daha az sempati duymaktadır.
    14. Fahim Bey ve istanbul, anlatıcı Fahim Beyin istanbul ile olan ilişkisini düşünür. Fahim Bey bir türlü istediği refah düzeyine ulaşamayan birisidir. Ancak yine de elinden geldiğince istanbul'u yaşamaya çalışır ve tadını çıkarır.
    15. Fahim Beyin Dosyaları, Fahim Bey kirasını ödeyemediği için tuttuğu büroyu boşaltmak zorunda kalır. Utandığı için boşaltma işlemini bir akrabasına yaptırır. Akraba büroyu boşaltırken Fahim Beyin dosyalarını karıştırır. Bu dosyalarda Fahim Beyin hayal ürünü olan hesaplar, para akışı, proje taslakları vs. vardır. Bu durum herkesi şaşırtır.
    16. Delilik Rivayetleri, dosyaları bulan akraba Saffet Hanıma Fahim Beyin delirmiş olabileceğini söyler. Bu duruma inanan Saffet Hanım, Fahim Beyin peynir sevgisini, mangaldan zehirlenmekten korkmasını Fahim Beyin deliliğinin kanıtları olarak görür ve bu düşüncesini çevresindekilerle paylaşır. Bu dedikodu hızla yayılır.
    Anlatıcı Fahim Beyin deli olmadığına inanır. Fahim Beyin yalnızca hayalperest bir insan olduğunu düşünür. Bu durumu abartmamak gerektiğini savunur.
    17. ihtiyarlık Duyguları, bu bölümde artık yaşlanmış olan Fahim Beyi tanırız. Bir gün anlatıcı ile Fahim Bey yolda karşılaşırlar, Fahim Bey bir anda vücudunun tüm hastalıklarını sayıp dökmeye başlar. Tüm bu hastalıkları yaşlılığa değil nemli havaya bağlamaktadır. Anlatıcı, Fahim Beyin kendi yaşlılığını görmezden gelmesini doğal karşılar, tüm insanların kendi yaşlılığını geç fark ettiklerini belirtir.
    18. Yaşlanan, ihtiyarlayan Adam, bu bölümde yazar anlatıcı ihtiyarlık hakkındaki düşüncelerini aktarır. Yaşlı insanların ruhlarında, bedenlerinde ve çevrelerinde meydana gelen değişimler ve bu değişimlerin etkileri detaylı bir şekilde anlatılır.
    19. Fahim Beyin Son Zamanları ve Hakkında Son Hislerim, iyice yaşlanan Fahim Bey bir tercüme bürosunda çalışmaya başlar. Artık iyice yalnız kalmıştır ancak hâla yapmayı planladığı işleri vardır ve yine umutludur. Fahim Beyin bu hayalciliği anlatıcıyı iyice sıkmaya başlar, hatta Fahim Beyi manyak, mythomane (s.118) olarak niteler.
    20. Her Şeye Rağmen Gönülleri Şad Eden Hayat, yazar anlatıcının insanın talihi, yaradılışı ve mutlu bir yaşam kurabilmesiyle ilgili görüşlerini okuruz. Fahim Bey, yaşamı boyunca birçok olumsuzluk yaşamasına rağmen daima olumlu bir düşünce yapısına sahip olmuştur. Bu sayede daima umutlarını koruyarak ayakta kalabilmiştir.
    21. Bir Gün Olur... anlatıcı ölüm kavramıyla ve ölüm anıyla ilgili düşüncelerini aktarır.
    22. Fahim Beye Hitaplar ve Sualler, bu bölümde anlatıcı ölümünün ardından Fahim Beye seslenerek, son sözlerini söyler, son sorularını sorar.
    Fahim Beyin gerçekte kim olduğunu sorgular. Gerçek Fahim Bey, babasının anlattığı, kendisinin gördüğü, Saffet Hanımın, eniştesinin, halasının gördükleri midir? Tanıyan herkes farklı bir Fahim Beyi bilmektedir. Bu düşünceden yola çıkılarak bir insanı gerçekten tanımanın imkânsız olduğu sonucuna varılır.
    Saffet Hanımın, Fahim Beyin ardından "Beni böyle bırakıp gidecek miydin?" (s.133) dövündüğü aktarılır. Saffet Hanım acaba Fahim Beyin ölümüne mi üzülmektedir yoksa kendi yalnız kalışına mı? Bu soru sorularak roman bitirilir.

    Fahim Bey ve Biz roman türünde bir eserdir. Romanda çevresindekilerin gözünden Fahim Bey anlatılır. Bu nedenle romanın adı ile içeriği arasında sıkı bir ilişki vardır.
    Fahim Bey ve Biz romanı hakkında yazılan yazılardan birkaçı şunlardır:
    BAKIRCIOĞLU, N. Ziya, Fahim Bey ve Biz, Başlangıcından Günümüze Türk Romanı,
    ist., 1983, s.156-168

    BELGE, Murat, Fahim Bey ve Biz, Edebiyat Üstüne Yazılar, ist., 1994, s. 315-322

    KAPLAN, Mehmet, Geçmiş Zaman Köşkleri, Fahim Bey ve Biz, Edebiyatımızın içinden,
    ist., 1978, s. 155-160, 161-166

    (NAYIR), Yaşar Nabi, Fahim Bey ve Biz, Önsöz, ist., 1966, s. 5-29

    TANER, Refika-BEZiRCi Asım, Fahim Bey ve Biz, Seçme Romanlar, ist., 1973, s. 44-47

    TANPINAR, Ahmet Hamdi, Fahim Bey ve Biz, Boğaziçi Mehtapları, Edebiyat Üzerine
    Makaleler, ist., 1969, s. 441-447

    Romanda genel olarak yazar anlatıcının bakış açısından müşahit bakış açısı kullanılmıştır. Ancak zaman zaman anlatıcının babası, eniştesi ya da halasının ağzından kahraman anlatıcıya ait bakış açısı kullanılmıştır.
    Yazar anlatıcı romanın başında Fahim Beyi onaylar (tasdik eder) bir tutum içindedir. Ancak aradan yıllar geçtikçe anlatıcının tutumu da onaylama-aşay-eleştiri arasında gider gelir.
    Romanın genelinde 1. ve 3. teklik şahıs ağzından yapılan anlatım formu kullanılmıştır. Yazar anlatıcının konuştuğu yerler 1. teklik şahıs, diğer anlatıcıların (babası, eniştesi, halası vd.) konuştuğu yerlerde ise 3. teklik şahıs anlatım formu kullanılır.
    Fahim Bey ve Biz romanının anlatım tekniği ile ilgili şu tespitleri yapabiliriz:
    Vaka takdimi mensur şiire yaklaşan bir anlatımla sunulur. Zaman zaman sosyal tenkit ve hicve yaklaşan bir anlatım da benimsenmiştir.
    Romanda olaylar Fahim Beyin ölümüyle başlar. Sonrasında geriye dönülerek Fahim Beyin geçmişi okura sunulur ve son bölümde yine başlanılan noktaya, Fahim Beyin ölümüne, dönülerek roman bitirilir. Bu durumda çeber şeklindeki olay örgüsü kullanılmıştır diyebiliriz. Romanda olaylar bir sonuca bağlanur, bu nedenle roman kapalı bitmektedir.

    Fahim Bey ve Biz romanının önemli şahısları, Fahim Bey, Saffet Hanım, enişte, hala, anlatıcının babası ve yazar anlatıcının kendisidir. Anlatılmaları nedeniyle Fahim Bey ve Saffet Hanım hakkında detaylı bilgi ediniriz ancak anlatıcılar kendilerini sunmadıkları için yazar anlatıcı, babası, eniştesi ve halası hakkında bilgi edinemeyiz.
    Fahim Bey, Bursa eşrafından durumu iyi bir ailenin çocuğudur. iyi bir eğitim alma şansına sahip olur. iyi niyetli bir kişi olduğu için hayatı boyunca önüne çıkan fırsatları istediği gibi değerlendiremez. Hayalperest bir yapısı vardır. Bu durum onun gerçeklerden uzaklaşmasına neden olarak zarar görmesine neden olur. Fahim Bey romanda orta yaş ve yaşlılık dönemlerindeki fiziksel görünümüyle tasvir edilir:
    Fahim Beyin orta yaşlı hali şöyledir,
    "... orta yapılı, orta yaşlı, teni kehrüba gibi sarımtırak, dudaklarının üstünü kaplayan muntazam kesilmiş sert ve koyu siyah bıyıklarıyla, başı bir kuş kafasını andıran ve insana pek ciddi olmak hissini veren birsinin... " (s.11)
    Fahim Beyin yaşlılık tasviri ise şöyle yapılır:
    "Görüyorum ki Fahim Bey de artık yavaş yavaş göçüyor, boyu alçalıyor, hacmi küçülüyor, benzi uçuyor, teni sararıyor, evzaı ağırlaşıyor, şekli çarpılıyordu." (s.100)
    Romanın ikinci en önemli figürü Saffet Hanımdır. Saffet Hanım, Fahim Beye göre daha eğitimsiz sıradan birisidir. Fahim Bey de zaten sıradan birisi ile evlenmek arzusunda olduğu için Saffet Hanımla evlenmiştir. Saffet Hanımın en büyük keyfi mangalın başında oturup kahve ve sigara içmektir. Dünya ile pek ilgili değildir, kendi halinde bir kadındır. Saffet Hanımın fiziksel görünümü şöyledir:
    "Saffet Hanım ufak tefek yapılı, küçük ve yumuk gözlü bir kadınmış. Daima üşüyen ayaklarını kısa boyuna rağmen giydiği ökçesiz aba terlikler içinde ısıtarak, bütün istanbul evlerine benzeyen hasırlı, keçeli, halılı, mangallı, sobalı evinde muttasıl ellerini uğuştura uğuştura sessiz sessiz bir odadan diğerine dolaşırmış." (s.27)

    Fahim Bey ve Biz romanında olaylar 2. Meşrutiyet öncesi ve sonrasındaki 14-15 yıllık bir zamanda geçer.
    Romanda sıkı sıkı Aradan zaman, bir hayli zaman geçti. ifadesindeki gibi kozmik zamana gönderme yapan ifadeler de kullanılır.
    Romanda kapalı mekânlar ağırlıktadır. Fahim Beyin gençliğinde kiraladığı 15 odalı konak, Saffet Hanımla evlendikten sonra yaşamlarını sürdürdükleri evleri, Fahim Beyin iş yapacağı umuduyla kiraladığı Galata'daki büro, romanda anlatılan olayların geçtiği kapalı mekânlardır.
    Açık mekân olarak tüm istanbul söylenebilir. Fahim Beyin yaşamının en önemli ve romanda anlatılan yılları istanbul'da geçer. Yalnızca Fahim Bey iş yapmak umuduyla ve tercüman olarak iki kez Londra'ya gider, ancak burada anlatılan mekânlar belirleyici değildir.
    Abdülhak Şinasi Hisar, romanında sık sık Osmanlıca kelimeler kullanır. Fahim Bey ve Biz romanını incelerken kullandığımız YKY 2005 baskısının ilk sayfasında yer alan kısa tanıtma yazısında Hisar'ın dil ve üslup açısından Meşrutiyet kuşağına bağlı kaldığı vurgulanır.
    5 ...