inananlar tarafından Tanrıya inancı desteklemek için en çok kullanılan savlardan birisi, adını, savı ortaya atan Fransız düşünür Blaise Paskaldan alan Paskalın Bahis Savı olarak bilinir. Bu sav şöyle dile getirilebilir: Tanrının var olduğuna inanırsan ve öldüğünde yanıldığın ortaya çıkarsa, bir şey kaybetmezsin; ancak, Tanrı olmadığına inanır da öldüğünde yanıldığın ortaya çıkarsa, her şeyi yitirebilirsin. Bir başka deyişle, bahiste Tanrının var olduğu üzerine oynamak ve cehennemde sonsuza dek yanma riskini almamak en iyisidir. Hıristiyanlarla olan konuşmalarımda Paskalın Bahis Savının öyle ya da böyle bir biçimde öne sürülmediği bir konuşma azdır.
1) Bir Tanrı Seç, Hangi Tanrı Olursa Olsun
Paskal bahis savını tabii ki Hıristiyan Tanrı'sına inanma savunması olarak amaçlamıştı, ama hemen hemen her türlü inanış için kolaylıkla geçerli olabilir. Hıristiyanların ya Hıristiyan Tanrı vardır ya da hiç tanrı yoktur şeklinde yanlış bir ikilem geliştirmeleri şaşırtıcı değildir. Peki ya Hinduizm, Musevilik, Budizm ya da bir başka din doğruysa? Bazı Müslümanlar, Hıristiyanların Muhammedin mesajına inanmayıp, Kuranda bildirilen Tanrının birliği yerine baba, oğul, kutsal ruh üçlemesine inandıkları için Allahın Hıristiyanları son günde cehenneme göndereceğine inanır. Bir tanrı üzerine bahse gireceksek bu hangi tanrı olmalı? Bu zor soruya yanıt olarak çoğu kez şu koşul maddesi sunulur: bahiste yan tutma yalnızca işin ucunda yitirilecek bir şey varsa gereklidir. Bazı dinlerin tanrıları bizi sonsuza dek işkence ile tehdit etmediklerine göre onlara inanamamaktan korkacak bir şey yok. Buna karşın bu tanrıların çoğu onlara taparsan bir çeşit ödül sözü veriyor, o nedenle ceza olarak bu sonsuz mutluluktan yoksunluk, bir yitim olarak nitelendirilebilir. Hıristiyanlar isaya inançlarını bildirdiklerinde diğer dinlerin tanrılarına karşı bahse girmiş oluyor, fakat doğru inancı seçtiklerinden nasıl emin olabilirler? Düşüncelerinde dürüst iseler, bundan emin olamayacaklarını kabul ederler.
2) Olabilir...
Herhangi bir şeye yalnızca gerçek olabilir olasılığı ile inanmak, pek etkileyici bir düşünce değil. Kanser hastalığınız olduğunu varsayın ve bir adam yanınıza gelerek, yaşamınızın sonunda dek onun kölesi olursanız sizi iyileştirebileceğini söylüyor. Onun teklifini kabul etmezseniz ve sonunda onun yalan söylediği ortaya çıkarsa sizin yitirdiğiniz hiç bir şey yoktur, fakat gerçeği söylüyorsa kanserinizden kurtulma şansını yitirmiş olursunuz. Adamın tedavi etme olasılığı ile köleliğe razı olur muydunuz? Sanırım, köleliğe olur diyecek çok az insan vardır, çünkü çoğumuz adamın dürüst olma olasılığının düşük olduğunu ve yaşam boyu köleliğin pek de hoş olmadığını düşünürüz.
Aynı şekilde, eğer bir tanrı varsa, adı anılmış veya anılacak milyonlarca tanrının içinden doğru tanrıyı seçme olasılığımız düşüktür. insanın kendisini belli bir tanrının iradesine ya da hizmetkarlığına teslim etmesinin o insanın kişiliğini bozabileceği düşünülebilir. Örneğin, (insan kurban isteyen Aztek tanrısı) Tezkatlipokanın var olduğu üzerine bahse girer ve olur ya belki gerçek tanrı odur diye ona tapmanız gerektiği kararına vararak onun gönlünü almak için insan kurbanı sunmaya başlarsanız, bu yeni tanrınız sizin başınızı belaya sokabilir. Doğal olarak bu biraz uçta bir örnek, fakat her bir küçük günahkar düşüncenin düpedüz çok kötü olduğunu öğreten (Matta 5:27-30) Hıristiyan Tanrının öğretisi altında insan, kendi kendine karşı tiksinti geliştirebilir.
3) Olasılıkla ilgili Sorunlar
Paskalın Bahis Savındaki bir başka büyük hata, Tanrının var olduğuna ilişkin belirlenen ve hiç de açıkça tanımlanmamış olasılık değeri. Bu bahis savını ciddi olarak değerlendirmemiz isteniyorsa, bırakın bizim kendisine tapmamızı isteyen ve tapmazsak bizi sonsuz işkenceye gönderecek bir tanrıyı, herhangi bir tanrının varlığı olasılığının ne olduğunu bilmek yararlı olacaktır. Bu olasılık değeri kişiden kişiye değişecektir ve koyu bir ateist Tanrının varlığı olasılığına sıfır değerini verdiğinde, bu bahis savının onu zerre kadar ikna etmeyeceği açıktır.
inanan ama dur bir dakika diye itiraz edip Tanrının var olma olasılığı 50 / 50. Tanrı ya var, ya da yok, değil mi? diye sorabilir. insanları sürekli piyango bileti almaya ya da loto oynamaya çeken neden işte tam da budur: olasılık kavramının bu şekilde yanlış anlaşılması. Bir piyango bileti aldığınızda ya kazanacaksınız ya da kaybedeceksiniz, fakat bu, çok çekici büyük ikramiyeyi kazanma olasılığınızın 50 / 50 olduğu anlamına mı gelir? Tam tersine çoğu eyalette kazanma olasılığı 14 milyonda 1dir. Sayısız birçok tanrının var olma olasılığı da var iken, Hıristiyan Tanrının var olma olasılığının da eşit derecede düşük bir olasılık olmadığını nereden bilebiliriz?
4) Sözde Bağlılık
Bir an için Paskalın Bahis Savının sonsuz tehlikeden sakınmak için Hıristiyan Tanrıyı kabul etmenin mantıklı olduğuna bizi ikna ettiğini varsayalım. O zaman ne olacak? Bir insan bahis savının önerilerini yalnızca cehennem tehditinden kaçmak için kabul ediyorsa, inancı gerçek ve içten midir? Paskal isaya içtenlikle, gönülden inanmayı beceremeyen inanmayanlara ne tür bir öneri veriyor? Bir kez daha 233üncü notuna bakalım:
inanmak istiyorsunuz ama nasıl yapacağınızı bilmiyorsunuz; kendinizi inançsızlıktan kurtarmak istiyor ve bunun için çareyi arıyorsunuz. Önceden sizin gibi kısıtlanmış olanlara bakın, şimdi onlar bütün varlıklarını ortaya koydular. Bu insanlar, izlemeniz gereken yolu bilen ve şimdi sizin de kurtulacağınız bir hastalıktan kurtulmuş insanlar. Onların başlama yollarını izleyin; inanır gibi yapıp kutsal suyu alarak, ayinlere katılarak vb. Bu bile sizi doğal olarak inanır yapacak ve hastalığınızın şiddetini söndürecektir.
Özünde, özenerek ve sözde bağlılık göstererek isaya gerçekten inanmayı öğreneceksiniz diyor. Ancak, herhangi bir psikolog bunun o denli basit olmadığını söyleyecektir; hatta incilin kendisi bile kurtuluşun Tanrının var olduğunu kabul etmekten daha fazlasını gerektirdiğini söylüyor. Aşağıdaki ayetler bunu açıkça gösteriyor. incile göre Tanrı tarafından kurtarılmak için inançlar içten olmalıdır:
iblisler bile Tanrıya inanır ama azaptan kurtulamaz. (James 2:19)
Müjdelere / ayetlere inanmalısınız. (Mark 16:16)
Mezhebe katılmalısınız. (John 6:53-54)
iyi davranışlar olmadan inanmak yeterli değildir. (James 2:26)
Kutsal su ve Kutsal Ruh ile vaftiz edilmelisiniz. (2 Selanikli 1:8-9)
Paskalın Bahis Savı, insanları Tanrı ile ilgili düşünmeye teşvik için yararlı bir başlangıç noktası olabilir, fakat tek başına tam donanımlı ve tamamen kartarılmış inananlar yaratmaya yeterli değildir. Tek gerçekçiliği ya da uygulanabilirliği, bir tanrının var olabileceğini düşünüp de o ya da bu nedenle emin olamayan insanlara uygulanması olabilir. Temelsiz birçok varsayımlarda bulunmuş olması gerçeğine ve ilk ortaya atıldığından bu yana sürekli olarak pek çok kez son derece anlamsız olduğunun kanıtlanmasına karşın, bugün hala birçok Hıristiyan, rahip, savunucu ve türleri tarafından kullanılmaktadır.