çok seviyorum seni be babam, ama söyleyemiyorum işte.
senin de beni sevdiğini adım gibi biliyorum, sonuçta baba oğul değil miyiz?
ben daha ilkokul ikiye giderken öğretmenler günü gelmişti de öğretmenime hediye almak istiyorum dediğim de param yok oğlum demiştin bana, çok üzülmüştüm be baba. öğretmenler günü elim boş gitmiştim okula, başım önümde. hediyesini almış gelmişti herkes oysaki; kalemler, kitaplar, çiçekler, kravatlar... sadece benim hediyem yoktu galiba.
sen o sıralar değirmende çalışıyordun, eve geldiğinde her yerin bembeyaz oluyordu undan dolayı. günlük ya 10 lira kazanıyordun ya da 15 lira, ama yetiyordu bize, mutluyduk.
işte o öğretmenler günü ben yüzüm asık sırada beklerken değirmenin tekneli motosikletiyle okulun bahçesine gelmiştin. motosikletin seni tüm okulda duyuluyordu, tar tar tar... anladım senin geldiğini hemen baktım sana, yine her yerin bembeyazdı sanki ak sakallı dedeye benziyordun. beni arayan gözlerin çabucak buldu beni, yanıma geldin, bana bir poşet verdin, ''al oğlum öğretmenine ver.'' diye. çok sevinmiştim, çok mutlu olmuştum. hediyeye hiç bakmadan vermiştim öğretmenime ve hiç bir zaman da öğrenemedim ne olduğunu. sana teşekkür etmemiştim veya edememiştim bugüne kadar, o aklıma geldi bugün.