babamı kaybettikten sonra birbirimizle adeta düşman kardeşler gibi davranır olmuştuk. ya da bana öyle gelmişti hep. ama mahallede çocuklar beni döverken onun gölgesinin ağırlıyla nasıl dağıldıkları dün gibi aklımdadır. kendi yüksek okuldayken sırf ben üniversitede harçlıksız kalmayayım diye kendi harçlığını da bana göndertir kendisi de ordan burdan borç harç bularak geçinirmiş, bunları sonradan annem anlatıyor tabi ki. abimden aldığım en büyük ders hayatta başınıza ne gelirse gelsin isterseniz can düşmanı dahi olun kopmayacak bir bağ vardır: o da kardeşlik bağı. her ne kadar farklı düşüncelere farklı zevklere sahip olsak da abim her zaman babacandır. onun gölgesi yeter bana.