ispat edilmiş ya da gerçek anlamda söylemek gerekirse hiçbir biçimde edilememiş hiçbir suçun olmadığı bir dönemdi 12 eylül askeri darbesi. örgütlü toplumu susturma asıl amaçtı fakat detaylarda ise 24 ocak kararlarının uygulanmasını sağlamaktı.
sağcı bakış açısı bize devlete her durumda itaat etmemizi söyler ve buna bağlı olarak devletin yanlış yaptığında bile desteklemimizi savunur. işte bundan yola çıkarak 12 eylül'ü savunmak, 12 eylül'ün yaptığı insanlık suçunu örtmeyecektir. onun asıl suçlu olduğunu bize gösterecektir. diğer bir yandan hiçbir araştırma şirketi gidip anket yaypı 12 eylül'de işkence görenlerin ruh hallerini sormamıştır,"sen suçlu musun?" dememiştir. 12 eylül cuntası 24 ocak kararların uygulanış biçimidir ve tüm işkencelerin ana yapısı siyasidir. halkın sesinin kısılması, sermayenin hızının arttırılması ile doğru orantılıdır 12 eylül işkencehaneleri.
12 eylül öncesi ortalığı geren taraflar vardı fakat silahlandırılan halk değil, paramiliter denilen yarı-askeri kuruluşlardı. 12 eylül öncesi yapılan katliamların hepsini bunlar düzenlemişti. fakat bu kesim hiçbir ceza almazken, geriye kalanlar işkence görmüş ve öldürülmüştür. işte bu insanlık suçunun, işkencenin gerçek yüzü. asılan 17 yaşındaki gencin suçu olmadığı sonradan ispat edildiği halde, akıllarda kalan fikir "asmayalım da, besleyerlim mi?" oldu.