Şu anda Batı Afrika'daki Gine'yi kasıp kavurmakta. Komşu Liberya ve Senegal'e de sıçramış durumda. Hatta kuzey komşusu Mali'de de birkaç vaka görüldüğü söyleniyor. Kanada'da vakaya rastlandığı söylentisi paniğe yol açtı, Kanada Sağlık Bakanlığı iddiayı yalanladı ama hala tüm Kanada endişeli.
Suudi Arabistan, bu ülkelerden gelen haç taleplerine vize vermiyor. Birbirlerine komşu Batı Afrika ülkeler sınır kapılarını kapattı ve havalimanlarında ekstra muayeneler uygulanıyor, kimi hatlar şimdilik iptal.
Fransa, Afrika turizmini bir süre askıya aldı, Batı Afrika'dan gelen uçaklar özel bir havalimanına yönlendirilip orada sıkı kontroller sonrasında tahliye ediliyor. WHO epidemik boyutta olmasa da salgın olduğunu kabul ediyor. Ocaktan beri 100 kişi ölmüş durumda.
Şu ana kadarki salgınlar hep kırsal kesimlerde görülmüştü ve karantinaya alıp bastırması kolay oldu. Bu salgın Gine'nin 2 milyon nüfuslu, çok fakir ve sağlık hizmetlerinin neredeyse sıfır olduğu başkentinde patlak verdi. O yüzden küçük çaplı bir panik var.
Ellerin sürekli anti-bakteriyel sabunlarla yıkanması ve hastaların kan, sıvı, ter, gözyaşı hiçbir şeyine dokunulmaması, hasta kişiye ölse dahi veda anlamında sarılıp öpülmemesi aslında hastalığın önlenmesi bakımından çok önemli. Hastalığın yayılmasını önlemek çok kolay çünkü hastalar birkaç gün içinde ölüp gidiyor, AIDS gibi yıllarca başkalarını enfekte edemiyor. Ama insanlar ölülerinin cenazelerinde, hastalarına şefkat vermek için sarılıp ağladıkça hastalık çok kolay yayılıyor.
istanbul Havalimanı'na uçan uçaklarda ve havalimanı personelinde ebola virüsü eğitimi almış personel çalıştırılıyor mu acaba? Bir ebolanın Türkiye'ye dalması tam bir kabus.
