You're playing at this level, you cant be sick, cant get hit by a car, you don't even die.
Bu seviyede oynuyorsan, hastalanamazsın, araba çarpamazsın, hatta ölemezsin bile 2011, Limitless
Bradley Cooper ve Robert De Nironun başrollerini paylaştığı 2011 yapımı Limitless (Limit Yok) adlı filmde geçen bir replikti bu. Robert De Nironun, suni yollarla zeka oranını artıran bir yatırımcıyı oynayan Bradley Coopera uyarısıydı bu. Aslında sadece suni yollarla değil, tamamen naturel şekilde piyasada fon arz eden veya fon talep eden kişiler için de geçerli. Tamamen konsantre, tamamen dikkat ve maksimum efor! Piyasadaki en uç noktanın bu olması gerekiyor aslında, fakat buzdağının görünen yüzü bu.
Filmle alakalı değinilecek birden fazla hadise var. Inside Job bir bankacılık krizi olarak (2008 Mortgage Crisis) piyasaya sunulmuş bir yapıt. Ancak filmle alakalı krizden öte dikkatimi çeken şeyler var, mesela kara para aklamak gibi, o paraların fahişelerle gece kulüplerinde savrulması gibi, hatta koskoca şirketlerin yatırım fonunu sırf kendi menfaatleri doğrultusunda harcamak gibi.
Filmde geçen şu sahne beni çok etkiledi; ABDde bir emeklinin yıllık kazancı 18.750$, Goldman Sachs çalışanının yıllık ikramiye tutarı 600.000$, aynı şirketin CEOsu Hank Paulsonun ikramiye tutarı ise 31.000.000$. Aslında bu tablo üzerine pek de konuşmaya gerek olduğunu sanmıyorum, keza ortada ne kadar büyük bir vurgun olduğunu pekala iktisatla alakası olmayan herhangi bir vatandaş bile kavrayabilir. Film yapımcısı Charles H. Ferguson, çekimler esnasında bu isimlerle röportaj yapmak için randevu istiyor, ancak adam gibi yüzlerine karşı red cevabı bile gelmiyor. Tuhaf!
Tabi bu aslında özel sektörle alakalı bir durum olarak göze çarpsa da, 2006 Şubatında George Bush tarafından FED başkanlığına getirilen Ben Bernankenin de durumu pek de farlı değil malesef. Neden peki? Çünkü Amerikan Soruşturma Bürosu (Federal Bureau of Investigation-FBI) Ben Bernankenin ve yardımcılarının krizle alakalı sahte ve üzerinde oynanma yapılmış belgelerini ele geçiriyor.
Tabi dünya bu durumdan birhaber mi, elbette değil. Ancak Wall Streette, Süper Güç olarak addedilen bir ülkenin ekonomistleri bunu yapıyor ve bunu neredeyse global bir süprüntü haline getiriyorsa yapacak pek de bir şey kalmıyor. Fransa Ekonomi Bakanı Christine Lagarde, bir toplantı esnasında üzerimize bir tsunami gelmiyor mu? sorusuna cevap olarak her şey kontrol altında yanıtı ile başbaşa kalınca anlıyor ki ortada danışıklı bir dövüş söz konusu. Ya da Bernanke komutası altında yer alan Frederic Mishkin, 2008 Krizinin en çalkantılı günlerinde, yarım kalan kitabını tamamlama bahanesiyle görevinden ayrılıyor. Elbette yarım bir kitabı tamamlamak önemli, ama dünyayı ilgilendiren bir sorun karşısında görevde kalıp ona yoğunlaşması daha mantıklı olan değil miydi? Elbette değil, çünkü Mishkin, krizden önce yapılan bir ankette gelir düzeyini 17 milyon $ olarak belirtiyor. 17 milyon $ bir yazar için bir piyango olsa gerek!
Peki krizin etkileri neler bir bakalım. 2008 Ekimde ABD Başkanı Barack Obama, 700 milyar $lık kurtarma paketi imzalıyor, Amerikalı tüketiciler tüketimi kısıyor, uluslararası imalatçılar iflas bayrağını çekiyor ve en dikkat çekici detay; küresel kriz ve sonrasında ABD ve Avrupada yaşanan borç krizi nedeniyle Çinde 6 milyon, dünya genelinde işsiz sayısı ise 207 milyona ulaştı. Her ne kadar kriz bizi teğet geçti açıklamaları duymuş olsak da, Türkiyenin global ekonomiye cari açık vererek eklemlenmesi de krizin Türkiyeyi vurmasını kaçınılmaz kılmıştır. 2008in başından 2009un ortalarına kadar geçen süre içinde OECD ülkeleri arasında ekonomisi en çok küçülen ülke Türkiye olmuştur.