tevfik fikret in mehmet akif e verdiği ayar

entry22 galeri
    1.
  1. edebiyat dünyamızın en önemli polemiklerinden biri de, tevfik fikret ve mehmet akif arasında yaşanmıştır. tevfik fikret'in robert kolejinde öğretmenlik yapmasını "para için protestan klisesinde zangoçluk" yapmakla yaftalayan mehmet akif, karşılığını fazlasıyla almış ve şu şiirde ayar üstüne ayar yemiştir:

    "Paraya hiç dayanmayan bir şairmişim,

    Zangoçluk edermişim protestanlara gider.

    Size edebi saygılarımı sunarım efendim,

    Yani yıldızlı bir kürsünün üstadına,

    Bilgin şairine yani islam dininin,

    Molla Sırat hazretlerine yani,

    Lütfen bize ne güzel

    Zangoçluğu yakıştırıvermişler.

    Ama aldanmış olmayasın sakın üstadım,

    Müslüman oğluyum ben ne de olsa.

    Sen o güzel dini anlatma bana,

    O dinden senin kadar ben de anlarım.

    Ben de okudum o Tanrı kitabını,

    Yüreğe doğan o sözleri ben de dinledim.

    Ben de dolaştım sizin gibi cami cami,

    Tanrı önünde ben de oldum iki kat,

    -Açılırdı hayalimde cennet yolu,

    Dolardı yüreğime cehennem korkusu-

    Ulu Tuba'ya ben de tırmandım.

    Ben de çıktım melekler katına.

    Ezanı duydum mu bayılırdım,

    Nasıl koşardım o Tanrı sesine!

    Ben de tesbih çektim, dua ettim,

    Ben de namaz kıldım, oruç tuttum,

    Hepsini hepsini yaptım, halt ettim!

    Çünkü ne dendiyse inanmıştım,

    Kanmıştım senin kandıklarına.

    Bağlanmıştım körü körüne,

    Canımı adamıştım dinime, canımı.

    Tanrıyı da sevmiştim peygamberi de.

    Ama onlar bugün çok uzaklarda.

    Anladım ben asıl gerçek ne,

    Anladım Hanya'yı, Konya'yı,

    Bizi Hakka götüren yol başka.

    Senin şu saydıkların var ya hani,

    Şu şaşılacak şeyler hani doğaüstü,

    Onlar hep masal, hep kafadan atma,

    Bugün hiç durmadan arıyor insan,

    Gitgide görüyor işin içyüzünü de,

    Senin hokkabazlar unutmuşlar geleceği.

    isa ile Musa, aldatılan ve aldatan,

    O büyülü değnek, bir koca kuyruklu yalan.

    işte insanoğlu bir yerde böyle sapık,

    Kendi yapar putunu,

    Sonra tapar yine kendi.

    Git ara kiliseyi, dolaş Kabe'yi,

    Çan sesini duy, tekbiri dinle,

    Umduğun, beklediğin şeyler nerde hani,

    Ortada bir tek şey göreme.

    Şeytanı da düzme, Allah'ı gibi,

    Buda'sı düzme, Ehrimen'i düzme, Yezdan'ı düzme.

    Bir korkak kuşku yaratmış bunların topunu.

    Gölgeler baktım, gölgeler, gölgeler...

    Sonra baktım bir karanlık uçurum.

    Haydi dön geri, dön geri, dön oğlum!

    Ve beynimden vurulmuş gibi devrildim.

    Şimdi benim ne cennet ne cehennem umurumda.

    Bakarım evrene, şaşar şaşar kalırım.

    Ne tapılan tanırım ne taptıran tanırım,

    Yaradılışın kuluyum ben artık,

    Ben yaradılışın kulu.

    Pıtrak gibi işte gökyüzünde mescitler.

    işte onlara orda vicdanim secde eder.

    işte benim bundan böyle tapınmam bu.

    işte bundan böyle benim vaktim böyle geçer.

    Artık öyle rahat, öyle rahat ki içerim,

    Ayırt edemem kendimi bir kayadan.

    Tapınmakta biraz minnacık bir kuşla,

    Bir ishak kuşu da, lailahe illallah der,

    Ben de lailahe illallah derim.

    Ve doğruluk ve alçakgönüllülük ve sıkı dostluk,

    Ve el uzatma ve koruma ve insaf ve acıma,

    Ve sonra bir şaire zangoç dememek...

    işte buyuran bunlar benim vicdanıma.

    Benim ayinim düşünüp yapmaktır,

    Benim dinim insan gibi yaşamaktır.

    inanmışım: Taparım ben varlığa,

    Her kanat bana bir melek sesi getirir.

    Ne işim var peygamberle benim,

    Beni Hakka bir örümcek götürür.

    Kitabım işte yeryüzü kitabı,

    Bendedir iyilik, kötülük tohumu.

    Varırım hep böyle ta mezara dek,

    Yeniden dirilmek bizim nemize gerek.

    Taşır insanların hem aşkını, hem acısını,

    Bağrımdaki şu deli, şu ince yürek.

    insan gibi yaşamaktır bugün gerçek din,

    insan gibi yaşamak."
    11 ...