aldığı skorlar değil takındığı tavır ve yaptığı müdahaleler ilgimi çeken italyan teknik direktör.
"hoca değil ya" diyenlerden de değilim "1.sınıf hoca" diyenlerden de. manchester city kariyerini başarılı bulmuyorum ama "o şampiyonluğu herkes alır" da demiyorum. bir takım istediği kadar favori olsun "50 sene sonra" şampiyonluğa ulaşıyorsa hem oyuncular hem taraftar hem de hoca için artıdır, özeldir.
skorlar açısından konuşursak, türk futbolunun farklı dinamiklerini düşünürsek aldığı skorları garipsemiyorum. başarılı bulmuyorum ama şaşırmıyorum. bu sonuçlar "gitsin" demek için yeterli olmaz. ama "daha ne yapsın" diyenlere de anlam veremiyorum. burası öyle bir lig ki bir sezonda kimsenin kellesini almak istemem.
yalnız, şunu belirtmek isterim ki kendisi beşiktaş'ı çalıştırsa 2.hafta "gitsin" derdim. çünkü kendisi ancak elde imkanları olan ve rekabet avantajına sahip takımlarda başarılı olacaktır. "düşük şartlar, yüksek rekabet ile en tepe"yi görebilecek biri olduğuna inanmıyorum, eleştirmiyorum adamın tarzı bu değil.
beni endişelendiren aldığı skorlar değil, aldığı skorlara bakış açısı. "şanssızdık", "atamadık", "ölümüne kapandılar", "bir kere geldiler gol oldu" savunmaları kahvehanedeki ali amca'nın, okulda arkadaşlarıyla konuşurkenki berkecan'ın savunmasıdır, teknik direktörün değil. bir kere olur, iki kere olur ama geldiğinden bu yana deplasman kazanamadıysan birincil sorun sende ve takımındadır.
ligin dinamiği çoktan değişti "derbilerde kazanan" değil "anadolu'da kazanan" şampiyon oluyor. "vitrin oyuncuları"nın değil, "futbol ameleleri"nin ligi burası. ricardo quaresma'nın değil dirk kuyt'ın ligi burası... öncelikle bunu atlamaması gerekiyor ama atlıyor.
kendisinin ve sevenlerinin bir takım gerçeklerin farkına varması ve ona göre adımlarını atması galatasaray'ın yararına olacaktır. gereksiz bahanelerin değil doğru bahanelerin arkasına sığınıp kredi sağlamalılar. dediğim gibi değil mancini, herkes böyle bir futbol ortamına (futbol ortamı diyince beni bir gülme tutu) gelince 2. şansı hak ediyor. ama bu şansı boşa kullanmaması için de bazı şeylerin farkına varması gerekiyor.
yanlış argümanlar:
1- kadro kötü: ebenin amı amınakoyim. 10 haftadır kazanamadığın deplasmanlarda inanılmaz bir atmosferde, taraftar baskısında, yıldızlar karmasına karşı mı oynadın. ligin en iyi 2 kadrosundan biri sende ve diğerlerinden açık ara iyi. daha kötüsüyle 2 sene şampiyon oldu bu takım, bir son 8 gördü avrupa'da. elinde genç de var, yerli de var, yabancı da var. işler boka sardığında "beyler!" diyecek yıldızları da var.
2-transfer lazım: her takıma lazım ama haklısınız bu galatasaray'a transfer lazım. ancak takımın eksikleri belli iken 9 transfer yapıp telles hariç hiçbirinden bir gram fayda alamamak da gülünecek durumdur. o telles'i zaten galatasaray mancini'den önce de istiyordu. stoper lazım, stoper lazım dedi, aynı mevkiiye 2-3 adam aldı. hala solbekten kırma stoper oynatıyor. takıma kanat lazım diyor 9 adam alıp kanata iyi takviye yapamıyor elindeki kanadı da ispanya'ya yolluyor. önce sağbeke adam alıyor onu beğenmiyor diğer sağbeki 5 gün sonra alıyor önceki aldığımızı stoperde kullanacağız diyor hemen ardından 2 tane daha stoper alıyor. ama bunların hiçbirini kullanmıyor. demek ki transfer argümanının içi boş, kendi hatası.
3- enkaz devraldı: ali sami alkış... kazanma kültürü olan, özgüveni yüksek, şampiyon bir takım aldı. 5 haftalık kötü performans kimseyi aldatmasın. barcelona bile 2 sene üst üste şampiyon olunca rehavete girip kayıplarla başlayabiliyor. ki burası türkiye, o rehavet çok normal. galatarasaray'ın sezon başındaki kayıpları "rehavet" başka bir şey değil.
doğru argümanlar:
1- zaman lazım: bu ligde 1 senede başı kesilecek çok az adam var. dediğim gibi çoğu antrenör ikinci şansı hak ediyor. bu ortama alışmak gerekiyor, ama dediğim gibi alışma isteği de gerekiyor.
2- kamp yapsın: kamptan önce ve sonra daha çok adam alma ve yollama şansı var yani kadroyu kendine göre şekillendirme şansı daha yüksek. elbet işine yarayacaktır.
ne yaparsa şansını iyi kullanır?
1- ligin sert ve zor olduğunu kabul etmeli. "sikko lig, biz şanssızız" söylemi doğru bile olsa sonuç getirmiyor.
2- yabancı kontenjanı var. bu kontenjan düzenlemesi yapılırken fenerbahçe ve beşiktaş zordaydı en rahat takım galatasaray'dı ama gerek ondan önce ve gerek onun döneminde galatasaray bunu kötü kullandı. mancini takıma 4 yabancı aldığında "aa galatasaray'ın amınakoyma şansı bulduk, kural getirin" denmedi, o kural varken mancini 4 yabancı aldı. bunu unutmasın, boşa tatava yapıyor. (ben de yabancı sınırına karşıyım orası başka)
3- oyuncu ilişkileri kötü. "yerliler beni anlamıyor, ben avrupalıyım" tribine girmesin. seneye ilk 11'de 6 türk oynatacak. onlar memnun olmadıkça işi zor. çok avrupai takılmasın italyalı madem, türkleri italya'nın güneyi gibi düşünsün. güney'deki italyanların türklere benzediği bir gerçek. kendisi o kafada olmayabilir ama paralellik gösteriyor güneyli italyan ile türk. kendi toprağının insanını da biraz olsun tanıyordur herhalde? (güneyli italyanları düşünsün, türkleri anlar)
4- yabancı sınırı gitgide el kol bağlarken kendisi türklere sarılmak zorunda kalacak bunu unutmasın, türk oyuncuları ve türkiye ligini iyi takip etmeli, iyi analiz etmeli. türkiye'den oyuncu takip etmemekle, sikerim türkiye ligi'ni dünya'da kim izliyor ki demekle bu iş olmuyor. amınakoyayım leeds'teki steven izlemesin ama sen bu ligde çalışıyorsun sen izleyeceksin. Bolton teknik direktörü akhisar evinde nasıl oynuyor bilmesin amınakoyim ihtiyacı da yok ama senin bir fikrin olsun ya. oraya gittin mi "böyleymiş demek" deme. "bunu nereden çıkardın yarrağım?" adam izliyordur belki diyorsanız basit bir örnek vereyim. salih dursun'u izleyen adam onu aldırtmazdı takıma. belli ki kendisi de izlememiş "hoca yerli adam lazım, iyi sağbek var alalım" demişler o da "tamam" demiş. niye bunu diyorum aldı, denedi baktı topçu falan değil yenisini (veysel sarı) aldırttı.
5- taraftarı kendine bağlarken onları ayıracak hareketlerde bulunmasın. kendini herkese sevdirmek zorunda değil elbette ama bu bir uyarı. gördük onca örnek ondan söylüyoruz. taraftarı kutuplaştıracaksa "galatasaraylılar ve diğerleri" diye kutuplaştıracak. fatih terim de olduğu gibi. ya da slaven bilic örneğindeki gibi herkes "iyi adam" diyecek sana. bunu niye söylüyorum taraftar "hocayı anlayanlar ve anlamayanlar" diye bölünürse burası türkiye, herkes inat. işler 2 hafta kötü gitsin, seni sevmeyen zaten safında durur ama seni seven gözükenlerin arasından skor taraftarları pat diye safını değiştirir. rüzgar tersine döner. taraftar kutuplaşırsa emin ol saha içindeki oyuncu da kutuplaşır. işine yaramaz yani. belli tarzı bu adamın, sevmeyen sevmesin sikimde değil diyor. haklı da ama burası türkiye, en azından galatasaraylıları ortak paydada tutmaya baksın yoksa tepesine binmeyi bekleyen milyon kişi olur.
6- oyun tarzında eksikler olduğunu kabul etsin. elinde skoru değiştirebilecek adamlar varken ilk 15 dakikada golü bulamadı mı kilidi açamıyorlar bunu atlamasın. takımı geri düştü mü maçı çevirecek ışığı, umudu ortaya koyamıyor bunu unutmasın. taktik anlamında da şu an bu takımın eksikleri var ve hatta kadro eksiklerinden daha ciddi manada.
işin özü, işinin zorluğu konusunda hak verdiğim, ilk sezonunu skor bakımından eleştirmeye açık görmediğim ama sorunlara ve işini yaptığı ülkeye ve ülke futboluna (ne kadar sikko olsa da sen o imzayı attın bir kere, sorumluluğun var) bakış açısıyla başarılı olmasını zor gördüğüm bir isim.
not: merak eden olursa, fatih terim'i başarılı bulan ama zerre haz etmeyen, mancini hakkında bir antipati veya sempatisi olmayan beşiktaşlıyım.