ankara'da oturuyorduk. cümle sülale sakarya'da.
ninemin hastalığı epey ilerlemişti. onu kaybettiğimiz haberini aldık. gecenin köründe yola çıktık. yolculuk sus-pus, uykulu. gece de öyle kasvetli ki*. sakarya'ya vardık. dayımların evinin önüne çekti babam arabayı. oraya giderken kullandığımız yol doğuda kalıyor. annem ve babam arabadan indiler dayımlara geçtiler. biz arabada oturmaktayız*. babam beş dakika durdu durmadı yanımıza geldi: ''oğullarım, anneniz burada kalsın dinlensin biz de teyzenlere geçelim uyuyalım.'' saatlerdir duyduğum tek cümle buydu. arabaya bindik. teyzemlere doğru yola çıktık. teyzemlerin evi de geldiğimiz yönün tam tersi istikamette. saat 3.30-4.00 tam hatırlayamıyorum farlar açık giderken abim birden: ''baba dur. baba!'' deyince babam ani bir fren durdurdu aracı. abim arkasını döndü(ön koltukta oturuyordu) büyük kardeşime sordu: ''abim, şu an ayakkabılarını giyiyor musun?''. ''hayır abi çıkardım uzanıyorum diye.'' demesiyle abimin kapıyı açması bir oldu. geldiğimiz yöne doğru on-onbeş kadar adım atıp yere eğildi. bir şey aldı ve yanımıza döndü. yine aynı kardeşime göstererek: ''abim, bu senin ayakkabın mı?'' kardeşim kontrol etti. bir teki yoktu. ''evet abi.'' sonra babam arabayı sürdü. biraz kardeşlerimizi korkutmama isteği ama yoğun olarak şaşkınlık sebebiyle hiç konuşmadan teyzemlere vardık ve uyuduk.
üzerinden epey vakit geçtikten sonra bir defa konuşmuştuk. nasıl olduğunu anlayamadık. o ayakkabı oraya nasıl geldi?