zamanının ötesiydi, lise yıllarıydı. hayatım boyunca unutamaycağım o kısa cümle bir çok şeyi değiştirmişti o günden sonra
olay şöyle gelişir. ben ve arkadaşım şehrin en popüler mekanı olan pastaneye girdik. düşünün yani popüler pastane. çıkışı olmayacak bi yere girdiğim nerden bilebilirdim. bir baktım üniversitede okuyan kuzenim ve onun arkadaşı bir masada oturuyorlar. görünce tabi onların yanına oturduk. abi nasılsın iyiyim sen nasılsın falan. derken hayatımın en kötü cevabını verdiğim soru geldi kuzenimin arkadaşından. baştan söylemekte fayda var adamda lise önlerinde gezip kızlara bakan geçkin adamlar tipinden vardı.
kuzenin arkadaşı: eee fikrizikri, hangi lisede okuyorsun sen?
masum ben: ee abi şu lisede okuyorum yaw.
kuzenin arkadaşı: allah allah, peki şu kızı tanıyor musun sen yaw?
( adamın sorduğu hatun okulun en kaşar kişisi tabi, üstüne üstlük aynı sınıftayız. adamda da bu hıyar tipi olunca masum ben sandım ki bu hıyar, genç liseli sünepelere hava yapmak için ben o kızla takıldım falan filan anlatacak. tabi soruyu duyar duymaz ilk aklımdan geçen cevabı verdim)
fikrizikri: ya abi o karı motorun önde gideni ya.
bu cevaptan sonra kuzenin ve hıyar adamın yüz ifadesini görünce çok büyük bir bok yediğimi anladım, çünkü zaman durmuştu. hiçbirşey hareket etmiyordu. kıpkırmızı olan surat, o cevaptan sonra geçen yıllar içerisinde ağaran saçlarım ve ağır çekimde böğüre böğüre konuşan hıyar adam vardı sadece. adamın böğürtüsünden şu cümleyi anlayabildim
-laaayyynnnnnn o benim kuzeeyyynnnniimmmm laaa...
tabi adam böğürürken ses dalgalanıyordu, hatta o ses dalgalarını bile görebiliyordum artık. ama hala yer yarılmamıştı. içine girmem lazımdı lakin bu adam beni öldürecekti büyük ihtimalle.
bu noktada hayat en acımasız tokatını vurmuştu. yalvarırcasına kuzenin gözlerine bakıyordum ama o da mum heykeller gibi donup kalmıştı. bir ışık bekliyordum, bir işaret. derken arkadaşımın sesi geldi zamanın ötesinden.
- ya bizim bi işimiz vardı.
bu cümle zamanı normal akışına geri getirdi. eee hadi görüşürüz dedik ve koşa koşa, hayatımın en uzun koşusunu yaparak çıktık o mekandan bir daha dönmemek üzere.