Ayın sadece ilk haftaı haricinde sürekli ders çalışıp, hayatını derslere ve her ay olan komite sınavlarına göre planlayıp, stajda vizitlerde hocanın hakaretleri karşısında hastaların yanında yerin dibine girip bir de o bozuk moral ve 4 saatlik uyku ile evde hastanın hastalığına çalışıp, gece ya da haftasonu servise yatırılan hasta için işi gücü bırakıp hastaneye gidip, iki güne bir nöbet tutup ertesi gün de işe devam edip toplamda 3 bin maaş+ bin lira da döner sermayeye mahkum olmayı kabul etmek demektir. Tüm bunlara rağmen bir hasta, bir can hepsine değer diye düşünmektir. Bir dakikan bile boş geçtiğinde ben bu vakitte bir kelime de olsa bir şey öğrenip, bir kişinin hayatını kurtarabilirdim diye vicdan azabı çekmektir. Tıp okumak başlı başına çok farklı bir duygudur zira tıp bilimden ziyade bir sanattır.