Aslında Sevdiğiniz biriyle değilde, hayatın size oynadığı oyunlar sonucu sevmediğiniz kişilerin bedeninde her gün ölmektir. Sevdiğinizi yıllar sonra görürseniz içinizdeki yanan ateşe engel olamazsınız. ister evli, ister bekar...
her şeyi bozan, kapının sesiydi. ilk çalış yumuşaktı ama ikincisi daha kararlıydı. ayağa kalktı, üstüne çökmüş hüznü bir kenara itti, kapıyı açtı. karşısında, Simge' yi gördü. işaret parmağını dudaklarına götürüp sus dedi. ardından içeri girip mert' i duvara dayadı. gözlerini kapadı ikisi de, dudakları birbirlerinden ayrıldığında simge tek bir şey söyledi.
doğru ya da yanlış umurumda değil, senin olmak istiyorum. kaybettiğimiz zamanları telafi etmek istiyorum. seni istiyorum
mert yıllardır beklediği ve hayalini kurduğu insandan gelen bu cümleler karşısında kendini tutamıyordu. simge ile öpüşmemek için kendini tutabilecek kadar da güçlü değildi. mert, simge' nin dudaklarına vardığında kalbinin hiç olmadığı kadar hızlı attığını ve yerinden çıkacak kadar sesinin duyulduğunu hiç fark etmedi. dünya bir an için durmuştu. her şey o kadar ani gelişmişti ki kapıyı bile zar zor kapatmışlardı.
mert de simge de yılların getirdiği yanlış bedenlerde yaşanılan hüznü şu dakikalar içinde telafi etmenin peşindeydiler. simge ise mert in dudaklarında yeniden hayat buluyor ve şu zamana kadar kendini tutmanın getirdiği şehvet ve pişmanlıkları artık unutmak istiyordu. simge nin git gide artan vücut ısısına tek yanıt yaslandığı soğuk duvardan geliyordu. iki aşık yılların biriktirdiğinin acısını alırcasına hızlı ve soluksuzca öpüşüyorlardı. mert aşık olduğu kadının saçlarına elini attığı ve nefesini dudaklarında hissettiğinde şu zamana kadar bunlar olmadan yaşadığı hayata isyan etmek üzereydi.
uzunca bir süre duvarın destek olduğu öpüşmelerine ayakta adeta dans edercesine devam ettiler, ta ki yatağı bulana kadar. mert de simge de çılgınlar gibi birbirlerini istiyorlardı. yaptıkları yanlış olabilirdi ancak o dakika ikisi içinde yanlış diye bir kavram kalmamıştı. iki insanın aşkından daha önemli ne olabilirdi? diye düşününce yaptıklarını haklı görebilirlerdi.
simge, mert i ne kadar istediğini göstermek istercesine yemekte üzerine ne kadar yakıştığını düşündüğü mavi gömleğinin düğmelerini hızlı hızlı açmaya başlamıştı bile. mert in şehveti simge nin bu hareketiyle katlanarak artıyor kalbi hiçbir kadında yaşamadığı kadar hızlı çarpıyordu. istediği, beklediği, dilediği kadın da onun için hazırdı. mert hızlı bir el çabukluğu ile gömleğinden kurtuldu. simge ise mert in tenine değmesine engel olan gece boyunca hakkı ile taşıdığı tek kollu straplez elbisesinden hızlıca kurtulmuştu. mert karşısındaki güzellik karşısında nutku tutulmuş bir şekilde duruyordu. diyebildiği tek şey çok güzelsin oldu. bu duygusal ve bir o kadar içten olan yalın cümle karşısında simge sevincini gizleyemedi. ve mert in dudaklarına daha bir içten daha bir nefessiz bir şekilde ulaştı.
iki aşığın aşkla kıvranışları yılların biriktirdiği duygu yoğunluğu ile hiç bitmeyecek gibiydi. mert öpüşme esnasında sevdiği kadının saçlarını okşuyordu ve elini biraz daha aşağı götürerek simge yi dantel işlemeli siyah sutyeninden kurtardı. bu dakikadan itibaren her şey daha bir durdurulamazdı. simge ise bu cömertçe hareket karşısında mert in iki yanağına koyduğu ellerini pantolondan kurtarmak için aşağı indirdi. artık ikisi de çılgınca bir gece geçireceklerini iliklerine kadar hissediyordu.
mert pantolonundan kurtulduktan sonra iki genç sevgili kendilerini yavaşça yatağa bıraktılar. hiçbir harekette öpüşmeyi bırakmıyorlar ve sanki birbirlerinin dudaklarındaki sıcaklığı bırakırlarsa büyü bozulacakmış gibi hissediyorlardı. yatağa uzandıktan sonra mert simge nin göğüslerindeki sıcaklığı avuç içinde hissetmek değil resmen yaşıyordu. simge ise mert kendisine her dokunduğunda daha da tahrik oluyor ve hiç bitmesin istiyordu. mert, sanki yıllarca yaşadığı güçsüzlüğüne ve utangaçlığına inat daha bir istekli davranıyordu. yıllarca en yakın arkadaşına beslediği duyguları örtbas etmenin getirdiği yorgunluğu artık hiç mi hiç yaşamıyordu. hatta ben de yıllardır seni seviyordum cümlesini lokantada kuramamasının tek nedeni de bu utangaçlığıydı.
yıllar sonra kavuşan dudaklar mert in öpe öpe boynuna ulaşmasıyla anca ayrıldı. mert yavaş ama istekli öpücükleri ile simge nin boynundan omzuna oradan da aşağı doğru ilerliyor simge ise mert in saçında elini daha hızlı dolaştırarak ne kadar tahrik olduğunu onaylıyordu. mert simge nin süt beyazı teninde resmen yaşam buluyorcasına öpüyor ve kokusunu içine çekiyordu. teni o kadar narin ve o kadar pürüzsüzdü ki mert içinden ten uyumu denilen şey bu muymuş? diye geçirdi. göğüslerinden ellerine ve oradan kalbine doğru akan sıcaklık artık terlemesine sebep oluyordu.
mert öperek sevdiği kadının üstünde adeta dans ediyordu. tüm gece boyunca lokantada giydiği straplez elbisesindeki cesurca sergilediği bacak dekoltesinin aklına gelmesi ile kendini aşağıya kaydırması bir oldu. uzun ve süt beyazı tenindeki bacaklarına öpücükler kondurarak yukarı çıkması mert i tahrik ettiği kadar da simge yi kendinden geçirmişti. hadi diye belli belirsiz bir ses duyuldu. simge daha fazla dayanamadı ve yıllardır hayalini kurduğu adamın olmak istiyordu. mert de özlem duyduğu bedenle buluşmasının sevincini; simge nin teninde tenini, kokusunda kokusunu buluşturarak çıkartıyordu. ancak simge nin hadi emrinden sonra yaşadığı mutluluğu daha da perçinlemeye yeltendi. arzuladığı kadınla tek bir beden olmak hayatında daha başka ne bu kadar mutlu edebilirdi. simge ise sevdiği insanla sevişmenin aslında şu zamana kadar yaşayamadığı bir duygu olduğunun farkında idi. 8 yıldır devam eden ilişkisinde kendisinin bu kadar isteyerek birlikte olduğu tek bir zaman hatırlamıyordu.
iki aşık yıllara ve akıp giden zamana inat yanlış bedenlerde yaşadıkları hüznü artık umursamazca sevişiyorlardı. hayat ilk defa onlara tatminkar ve cömert davranıyordu. zaman bu sefer öyle cömertti ki tüm bir geceyi sabaha kadar onlara sunmuştu