- hocam insanların kapitalizme severek, isteyerek köle olduğunu söylediniz, bu bağlamda bir şey sormak istiyorum.
+ sorabilirsin, seni dinliyorum.
- şimdi hocam sanayi devrimiyle beraber kentleşmenin ortaya çıkmasıyla birlikte, sermaye sahipleri işçi sınıfına kitle kültürünü dayatmıştır. işçi sınıfı da buna karşılık olarak kendi popüler kültürünü üretmiştir. ancak geçen zaman içerisinde popüler kültür...
+ seni duyamıyorum, sınıfta çok uğultu var, sesini yükseltir misin biraz?
- hastayım, o yüzden sesimi bu kadar çıkarabiliyorum.
+ evet devam et sormaya.
- işte başlarda kitle kültürüne karşı çıkan popüler kültür zamanla sermaye sahiplerinin eline geç...
+ çok gürültü var sesinden duyamıyorum, hem sınıf da duyamıyor.
- hocam 1 metre önümdesiniz, duymak isteseniz duyarsınız.
+ ama böyle karşılıklı sohbete dönüyor, sınıfın da duyması lazım.
- ben sorumu sınıfa değil size soruyorum, sınıfın duyması umrumda değil. ayrıca sınıfı susturacak olan ben değilim, biliyorsunuz değil mi?
+ ben ne yapabilirim bu kadar uğultu arasında?
- onların bana göstermediği saygıyı göstererek sorumu dinleyebilirsiniz. ben mi bir şeyler yapacağım uğultuyu susturmak için? hala hepimiz hocanın siz olduğunu düşünüyoruz.
+ sorunu ders bitince odama gelip sorsan olmaz mı?
- hayır olmaz. sizi dinlemeyen birisi için zahmet edip odasına gider miydiniz?
+ ders bitti arkadaşlar, iyi günler.
şimdi öncelikle bu hocanın hangi sınıfta olursa olsun dersini alanların yarısı kalır. ne sorduğu soru anlaşılır, ne de kimin nasıl geçtiği. mesela geçen sene üniversite hayatımın en iyi sınav kağıdını verdim, 20 verdi bana. itiraz ettim 40 yaptı. finalde hevesim kırılınca bir şeyler karaladım, siklemedim çok. bi baktım 90 vermiş. yani böyle bir hoca. normalde sağı solu belli olmaz, son sınıfsın boşver diye tartışmaya girmezdim ama tutamadım kendimi. pişman da değilim.