ilk evliliğini ülkü tamerle yapmış. o sırada hayatına üç yıl süren dolu dolu bir birliktelik yaşatacak cemal süreya girmiş. en güzel şiirlerini yazmış onun için;
"ay ışığında oturuyorduk
bileğinden öptüm seni
sonra ayakta öptüm
dudağından öptüm seni
kapı aralığında öptüm
soluğundan öptüm seni
sonra kalbini turgut uyara kaptırmış. en uzun aşkı, kocası. yeniden şiire döndürmüş turgutu.
"senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz
kış gecesi amcamızdır, bahar yakından kardeşimiz
alır başımı erzincana giderim seni düşünmek için
dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için
bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
edip canseveri ise hep bir dost, iyi bir şair olarak görmüş. yine de edip, her doğum gününde bir şiir hediye etmiş ona. tomris rakıyı çok severdi, bense onu demiş ardından.
"seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
hani etilerden hisara insek bile
bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
çok yaşında her zamanki çocuksun gene
ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
mart ayında patlıcan, ağustosta karnıbahar
mutfağın mutfak olalı böyle
bir adın vardı senin, tomris uyardı
adını yenile bu yıl, ama bak tomris uyar olsun gene
ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
oysa güneş pek batmadı senin evinde
söyle
ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
ve bir röportajında sormuşlar;
şairlerin yollarının kesiştiği bir kadınsınız. bu bir rastlantı olamaz. sizde çok ayırıcı özellikler bulmuş olmalılar
tomris uyar: şöyle diyebiliriz. her sanatçı kendi yankısını gördüğü bir aynaya daha kolay bağlanabilir. o kadar ki, aradaki aşk bitse bile o aynayla yaşanmış duygudaşlık anları, kıyasıya yapılmış edebiyat tartışmaları, ortak bir geçmiş kalır geriye yaratıcılığı körükleyen ilişkilerdi bunlar.tiryakilik gibi bir şeydi. iki taraf da karşısındaki için esin perisiydi