Lars efendinin filmini sonunda bitirme şerefine nail oldum. Gönül isterdi sinema salonlarında izleyelim ama olmadı, kısmet. Sonuçta vizyona soktunuz da biz mi gitmedik? Gerçi zaten böyle bir şeyi en başından beri beklemiyordum. Hardcore versiyonu malum ortamlara düşmedi ama softcore versiyonunun hangi kafayla yasaklanıp vizyona girmediğini anlayamadım.
Lars bu sefer felsefe kitabı yazıp üzerine pornografik ögeler ekleyerek film çekmiş. göndermeler ve aforizmaların hemen hepsi seligman üzerinden yapılıyor. aslında vol. I'de bu iş gayet güzel, ilgi çekici ve akıcıydı ama vol. II'de sırıtıp zorlama hale gelmeye başladı. joe da tabii sonunda bundan nasibini aldı. kadına birden ilham gelmeye başladı.
spoilerlara geçmeden önce bir kaç şey daha söyliyeyim;
Vol. Ide, 3. bölümün sonunda Seligmanın minik bir bölümünü okuduğu Allan Poe hikayesinin adı; Usher Evinin Çöküşü.
Uma Thurman o kısa rolünde döktürmüş resmen. Oysa fragmanlarda tam tersi gibi gözüküyordu.
Lars, Charlotte yerine Eva Greeni oynatsaydı efsane olurdu, müthiş olurdu. Joenin küçük kız ve gençlik haline Eva kadar benzeyen bir aktris bulamazsın! Tabii Charlotte fetişizmin bizi bundan mahrum etti. Ne buluyorsun o ruhsuz kadında? Joenin gençliği Valinor, orta yaşlı hali Utumno olmuş resmen. Yazıklar olsun sana. gerçi malum sahnelerde (özellikle vol II'de) charlotte yerine eva'yı görmek sinir kat sayımı %110 oranında yükseltebilirdi o ayrı bir mesele.
filmin başında rammstein'ın malum parçasının gazına gelmeyin. film tam tersi oranda olabildiğince durgun ilerliyor.
charlotte sen lütfen müzikal kariyerine devam et, oyunculuk sana göre değil. lars'ın gazına gelme bu kadar.
vol. II'de; lars'ın önceki filmlerinden antichrist'e göndermede bulunmasının gerekli olup olmadığı konusunda şüphelerim var hâlâ. yine de çocuk antichrist'deki müzik eşliğinde balkona giderken o sırada charlotte'a bayağı bir sövmüş oldum. neyse ki bu sefer ki düşmedi.
vol. I'de; oltalardan, tırnak kesme muhabbetine, sayıların gizeminden, joe'nin babasının ağaçlar hakkındaki o güzel hayal gücüne, (ve filmin genelindeki ağaç alegorisine) kadar bir çok betimlemeyi izlemek gayet zevkliydi.
vol. II'de; joe tefecilik yaparken sübyancı bir vatandaşı zorla erekte etmesi hikayesinde; ne şekilde olursa olsun cinsel fantezilerini bastıran, karşı tarafa zarar vermeyen insanlara madalya takılması gerektiğini söylemesi üzerine oldukça tartışma döner sanırım. tabii bunun sebebi ise, düşünceyi sübyancı üzerinden dile getirmesinden kaynaklı olur. bir çok kişi seligman gibi; sonuçta herif sübyancının tekiymiş diyebilir. gerçi bunun gibi bir çok tartışmaya açık konu var.
genel olarak gönderme ve aforizmaların çoğunun seligman üzerinden gittiğini yazmıştım. dini konular hakkındaki görüşü ve tasvirleri ilgi uyandırıcı ve güzeldi. yine de vol. II'de joe'nin de filozof moduna girip seligman'dan aşağı kalır bir yönü yokmuş gibi davranması pek hoşuma gitmedi, nedendir bilinmez.
filmin sonunda; eğer sen erkek olsaydın bunca yaptıkların daha olağan karşılanırdı düşüncesi her ne kadar klasik olsa da gayet doğru bir yaklaşımdı.
film boyunca adı geçmediği halde marquis de sade'e bol bol selam çakıldı. * Melancholia'da da aynı durum mevcuttu.
seligman abiye yazık oldu ama. öyle final olmaz olsun. gerçi joe o an zaten kafasında fikirlerini tamamen değiştirmişti ama çok ayıp etti lars böyle yaparak. her şey bir yana, seligman zaten aseksüel değil miydi lan? resmen dalga geçtiler izleyenle. gerçi bu kadar erotik hikaye adamın düşüncelerini de değiştirdi ne yapsın gariban?