Üzerinde yaşadığı ülkenin bağımsızlığını borçlu olduğu öndere karşı çıkılmasını hazmedemeyenlerin sergilediği davranış biçimidir.
Atatürk karşıtlığına genellikle dine dayalı siyaset güdenlerde rastlanır. Bunun da en belirgin sebeplerinden bir tanesi, atatürk'ün alışılan yaşam biçimini ve halkın dünya görüşünü değiştirmeye yönelik çabalarıdır. Dünyayı sadece dinden ibaret olarak görenler haklı olarak bu değişikliklere karşı durmaktadırlar. Aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen hala birilerinin atatürk'ü diline dolaması, birilerinin de sürekli olarak atatürk'ün arkasına sığınarak siyasi çıkar elde etme çabası bu kavgayı körüklemektedir.
Hiçbir ülkede Türkiye'de olduğu kadar memleketine hizmet etmiş, hatalarıyla sevaplarıyla halka yeni bir yaşam alanı yaratmaya çalışmış bir önder polemik konusu yapılmamaktadır.
Bunun da en geçerli sebebi maalesef iki arada kalmış olmamızdır.
Bir tarafta insanlara hareket serbestisi sağlayan, batılı toplum yaşamını yerleştirmeye çalışan atatürk rejimi, diğer taraftan bunları dini inancına engel olarak gören, inancına karşı bir tehdit olarak algılayan kitle. Her ikisini bir potada eritememiş olan bir toplum olarak, ne yardan geçeriz ne serden misali, kısır tartışmalardan öte yol alamıyoruz.
insanlara yeterli eğitimin ve bilincin verilmemesi toplumu herşeyi sorgular duruma getirmiştir.
Çocuklarımıza atatürk adına yaptığımız eziyetler, onların daha ileriki yaşlarda bunu sorgulamasına ve atatürkten soğumasına sebep olmaktadır.
Ben burada tek suçlu olarak yine devleti görüyorum. Basiretsiz ve dirayetsiz devlet adamları, siyasi kişilikler, toplumu bu hale getirmenin vebalini ödeyemeyeceklerdir.