bastırılmış olandan söz ettiğimizde, onu hep bir vaatle birlikte düşünüyoruz: geri döndüğünde yalnızca kendi adına, kendi dışlanmışlığı, kendi mahrumiyeti adına değil, başkaları adına da konuşacaktır diye umuyoruz. ama burada bir çelişki de var: çünkü geri dönen, hiçbir zaman bastırılmış olanın kendisi değildir. geri dönerken aslında taşıdığı vaadi de tüketmiştir; bize bu kez çıplak bir öfke, bir arsızlık, bir açlık olarak görünür.