cennetin bir bölümünde gökkuşağı köprüsü diye anılan bir yer vardır. yaşamında, birileri için özel olan bir dost öldüğü zaman, cennetin bu bölümüne gider. orada bizim için özel dostlarımızın, beraberce koşup oynayabilecekleri, çayır ve tepelerin, en sevdikleri yiyeceklerin ve suyun bol bol bulunduğu, güneş ışıklarının sıcacık ısıttığı bu yerde, dostlarımız çok rahattır.
hasta ve yaşlı bütün dostlarımız burada sağlıklı ve dinç, yaralanmış ve sakatlanmış olanları da, tüm uzuvları yenilenmiş ve kuvvetli, birlikte geçirdiğimiz ve şimdi hayal olan günlerde hatırladığımız gibidir.
dostların hepsi küçük bir şeyin haricinde mutlu ve mesutturlar: şimdi geride kalan ve kendileri için çok özel birinin eksikliğini hisseder ve onu özlerler
hepsi birlikte koşup oynarlar, içlerinden biri, birgün aniden durur ve uzaklara dalar: parlak ve zeki gözleri birşeyle meşguldür; tüm vücudu titremeye başlar. birden gruptan ayrılır, yeşil çimlerin üzerinde , artan bir hızla, adeta uçarcasına koşar. yerinizi belirlemiştir, bir daha ayrılmamak üzere, özel dostunuzla buluştuğunuzda, birbirinize sevinç içinde sıkıca kenetlenirsiniz. yüzünüzde sevinç öpücüklerinin damlalarını hissederken, elleriniz yeniden bu sevimli başı okşar ve siz, bir kere daha, hayatınızdan uzun zaman önce çıkan, ama kalbinizden hiç silinmemiş olan, size güven duygusuyla dolu gözlere bakarsınız.