türkiye'deki siyasi hayatına (işin almanya kısmı da var) 1968'de milli demkratik devrim saflarında başladımıştır. bir hukuk doktoru olan perinçek, aynı dönemde dev-genç'in başkanıydı. yine aynı dönemde Türkiye ihtilalci işçi Köylü Partisi'ni kurdu. devletle alakası ilk olarak 12 mart döneminde gündeme gelmiş ve tsk içindeki solcu subaylarla siyasi ilişkide olduğu suçlamasıyla yargılanmıştır. aslına bakılırsa kendisinin çalkantılı siyasi hayatının da bu noktada başladığını söyleyebiliriz.
aradan geçen birkaç yılın ardından, 1978'de türkiye işçi köylü partisi'ni kurduktan sonra bir hayli ilginç işler yapmaya başlar. tikp'in bir önceki tiikp'ten farkı görünüşte sadece bir harf olsa da, özünde mdd çizgisinden ayrılmasıydı. başka bir deyişle, '78 kuşağına, dolayısıyla da dönemin sol hareketlerine daha yakındı. kısaca engels'in ve marx'ın teorilerini mao'nun pratiğiyle destekliyorlardı denilebilir. ancak perinçek'in ve partisinin asıl etkisi bu kısımda değildi. asıl etki aydınlık gazetesinde yer alan, teori içerikli olmaktan ziyade türk solunda eşi benzeri görülmemiş yazıların içindeydi. özellikle de bilinmeyen sol yazısıyla başlayan, sol tartışma kılıfıyla, sol örgütlerin ve sol eylemcilerin deşifre edilmesi çok büyük tartışmaları beraberinde getirmiştir. bu dönemde doğu perinçek'in devletle (mit ile) çalıştığı, başka bir deyişle ajanlık yaptığı farklı alt-fikirleri savunan sol çevrelerce dile getiriliyodu.
tıpkı 12 mart'ta olduğu gibi 12 eylül'den sonra da doğu perinçek hapse girmiş, dolayısıyla da bir süre ortalarda gözükmemiştir. 70'li yılların sonunda fikren uyuşmadığı sol örgütleri terörist, halk düşmanı, katil, emperyalist gibi ithamlarla yargılayan perinçek 87'de başında olduğu 2000'e doğru dergisinde büyük yankı bulan mit raporu'nu yayınlayınca kendisi hakkında 70'lerin sonlarından bu yana söylenen ajan, işbilikçi söylemleri iyice ses getirir olmuştu. tsk içindeki muhalif subaylarla ilişkili olduğu için suçlanmış, sol örgütleri günlük gazetede yaptığı haberlerle deşifre ettiği dile getirilmiş perinçek; inanılmaz özgeçmişine mit raporu gibi sol çevrelerin hiçbir zaman ulaşamadığı kadar gizli bilgileri içeren bir dökümanla türkiye'nin tekrar gündemindeydi. üstelik bu raporun mehmet eymür gibi tecrübeli bir istihbaratçının elinden çıkmış olması şüphelerin dozunu en yüksek seviyeye çıkarmıştı.
1991'de ise perinçek yukarıda kısaca bahsettiğim her şeyi gölgeleyecek bir seş yapıp, devletin "bulamadığı" abdullah öcalan ile lübnan'da görüştü. hala internette sıkça dönen, apo'ya çiçek verirken çekilmiş görüntüleri 1991'deki görüşmeden kalmıştır. daha sonra perinçek 1989'da da apo'yla görüştüğünü belirtmiştir. aslına bakılırsa o dönem apo'yla görüşen sadece perinçek değildi; hasan cemal ve mehmet ali birand da apo'yla görüşmüşlerdi ki birand'ın söyleşisi çok ses getirmiş hatta birand birçok ölüm tehditi bile almıştı. ancak perinçek'in tepki almasının asıl nedeni pkk militanlarıyla el sıkışırken ve -yukarıda da belirttiğim gibi- apo'ya çiçek verirken çekilen fotoğraflarıydı. perinçek sonraları -defalarca- apo'ya atatürk vurgusu yaptığını, birleştiricilikten bahsettiğini söylese de bunlar asla etkili olmadı. unutmadan 91'de başına geçtiği sosyalist parti 92'de anayasa mahkemesi tarafından bölücülük yaptığı gerekçesiyle kapatıldı.
92'de hala aktif olan işçi partisi'ni kurdu. ip ile birlikte bilimsel sosyalizmi sürdürdüğünü belirten perinçek, parti programında kemalizm'e genişçe yer veriyordu. 28 şubat'ta ise tsk'nin destekçiliğine soyunmuştu. unutmadan bir dönem -yanılmıyorsam özellikle de 2000'li yıllarda- perinçek ve beraberindekiler cuma sohbetleri düzenlemeye başlamışlar hatta hz muhammed'in de büyük bir devrimci olduğunu savunuyorlardı. bu arada, bireysel olarak türkiye'De en çok siyasi parti kuran insanlardan biridir.
bilimsel sosyalizm temeli ile başladığı siyasi kariyerinde mdd, kemalizm, maoizm gibi fikirleri yerine göre kürt milliyetçiliği ya da islamiyet ile renklendiren perinçek şahsi kanaatimce türkiye tarihinin en renkli siyasi aktörlerinden biri oldu. sadece bunlar bile kendisini unutmamak için yeterli.
tıpkı;
her şeyden cia'yı sorumlu tutması, ve işine gelmeyen kim varsa hepsine emperyalist ya da terörist demesi,
oyları birleştirme çabalarının had safhada olduğu günlerde sabah akşam "chp cemaatçi oldu" açıklamaları yapması,
oy bölmek için kendini paralarcısına ne kadar posası çıkmış aktör varsa hepsini belediyelere aday göstermesi,
benzer şekilde yıllarca oğlu mehmet perinçek'in aşırı sağcı öğrencileri istanbul üniversitesi'ndeki solcu (tkp, ödp, chp...) öğrencilere karşı kışkırtması,
işine gelince "hrant bizim gibi düşündüğü için öldürüldü" deyip, dink'in ölüm yıl dönümlerinde -sanki dink diasporacıymış gibi- sürekli ermeni diasporasına yüklenmesi,
"deniz gezmiş benden emir alırdı" gibi akıl dışı demeçler vermesi,
barıştan, kardeşlikten bahsedip, hdp'nin bürolarına düzenlenen saldırıları savunması,
da unutulacak cinsten değil.
ama gazetesi aydınlık'ta tek derdi ülkesi için bir şeyler yapmak olan insanların (hangi görüşten olurlarsa olsunlar) adreslerini çarşaf çarşaf yayınlamasını ise unutulacak cinsten hiç değil.