henüz 24 saat bile geçmedi senin hakkında yazdıklarımın üzerinden. gece 01.24te yazmışım onları. yaklaşık bir saat sonrasında da bana haber verdin bir seyleri...
yanıma geliyormuşsun!
sen nasıl güzel bi şeysin, ben nasıl bi şeyin içindeyim... bunca insanın başı dertteyken ben bu aşka nasıl güvenebildim bu kadar? cevabı: ''senin sayende.''
sürpriz olsun diye soylememişsin ve şehrime gelmene son 4 saat kalmış... saat olmuş 4 ve benim 6da uyanmam gerek. bu gercekten de imkansız bir seydi sanırım, aşktan önce. uyandım ve kavuştuk. sadece 14 saatimiz vardı beraber geçirebileceğimiz. nasıl geçti ne ara geçti anlamıyorum ki. sanırım 20.00'dan itibaren bir külkedisine dönüştüm. Masal gibi 14 saatin sonunda...
sahiden masal gibiydi ya hani insan kendini cennette hisseder dünya hızlı hızlı döner her şey mükemmeldir tüm kahramanlar mutludur. olabilir mi böyle bir şey? olabilirmiş ki oldu, sen yaşattın bunu bana.
bir seyler almaya giderken baktım böyle arkandan dedim kendime ''sen nasıl bi duygulardasın...'' yaşadığım şeyler çok güzel şeyler. bunu herkesin yaptığı gibi acıya çevirmeyeceğim. tadını çıkarmayacağım.
Dünyanın en yakışıklı insanı, seni unutmayacağım. bugünümüzü unutmayacagım. 14 saat hiç sıkılmadan geçirdiğimiz o anımızı unutmayacagım. sacma sapan şeylere kahkaha atışımızı, yaşımızı doyasıya yaşamamızı unutmayacağım. bana bilerek yenilmelerini, şakacıktan da olsa ''ne kadar güçlüsün sen öyle'' demeni, gülüümseyerek dizime yatmanı, senle uğraşırken bilekliğimin kopmasını ve buna bile içtenlikle gülebilmemizi hiç unutmayacağım.
Güzeldin çocuk, çok güzeldin. Sanırım sahiden hediye gibi geldin, hoşgeldin...
Bir de klonlamak mı neydi ondan yapsak bazı insanlardan sadece iki tanecik olsa sen benle kalsan digeri'n de 10 saat uzaktaki yere gitse... olmuyor mu?