şu anda bugün tv'de ikinci kez yardırıyor. her boku pazara döküyor. en ufak bir samimiyetsizlik yok anlattıklarında. bitince editte özet geçeceğim.
edit: özetle;
-ergenekon'un başı veli küçük'tür.
-başbakanla 2-3 defa değil, en az 30-40 kez görüştük. en çok da havaalanında görüştük. başbakanın uçak beklettiği bile oldu. benim ve başbakanın tüm korumaları buna şahittir. (başbakan yalan söylüyor, ben değil)
-ergenekon davasında bulunan el bombaları bana telefonla haber verildi, dosyalara bu şekilde dahil ettik. ben bizzat gidip görmedim.
-ergenekon davalarında başbakan bütün detayları bana soruyordu. sürekli detay veriyordum. çıkıp bu davaların savcısıyım dediği zamanlardı. ne oldu da kumpas oldu?
-ilker başbuğ'un tutuklama emrini bizzat başbakan vermiştir.
-ergenekon davasının bu kadar genişletilmesini de bizzat başbakan istemiştir.
sabah gazetesindeki başbakanın tetikçilerinden olan birisinin gönderdiği mesajlarından bazılarını okudu. ilk başta rasim ozan dedi, daha sonra "ismini vermek istemediğim kişi" diye bahsetti. ama iş işten geçmişti artık.
rasim ozan birçok kez buluşmak istemiş bu adamla, gündem değiştirip bu adamı "kahraman" gibi göstemek için. ama bu adam kabul etmemiş. bu davanın bu kadar sulandırılmasından rahatsız olduğunu iletmiş.
-akp'ye kapatma davası açıldığında bugün yanında olanlar neredeydi? hep biz vardık. başbakan allah'tan korksun. en çok yanında olan insanları ailesinden çoluğundan çocuğundan ayırmak vicdana sığar mı?
-böcek dedikleri 100 yıllık bir alettir. biz böcek koyduğumuz yerlere (özellikle sol-sosyalist cephe örgütlerinin karargahlarına koyarlarmış, çünkü onlar hiçbir teknolojik alet kullanmazlar) bir daha girip bakamazdık, o böceği tekrar alamazdık bile. başbakanın ofisine ne diye böcek koyalım? zaten bütün telefon kayıtları meydanda. buna bütün dünya güler.
