38. saati seni beklemenin, günaydın aşk...
Uyuyorsun sahi. belki biraz mavisin, biraz da gecenin karanlığında gökyüzü.
Perdelerin içerisinden yükselir kirli sesleri meleklerin. Beyazdı melekler, elleri titrerdi.
Öpebilmek için uyurdum "seni", ardımda yağmur sesleri. Ayrıldığımız bankta sesleri kesilirdi köpeklerin.
Su şişeleri devrilirdi, ve umarsızca seslenirdi biri: "bu ne biçim şarkı, kıs şu boktan sesi!"
kendimi yazdığımda biterdi hayal gücüm; kimse anlamadı beni. ne kedileri, ne fareleri isimsiz şehrin.
Bu yüzden hepsi sendin kelimelerin, kelimeler birikti. Sen biriktin de bir bardak yalnızlığı yitirdim.
Daha fazla kahveydi. o kadar kahveydi ki gözlerin, kafeinden daha fazla sevdim seni.
Dünlere nazaran, bugün benim olman uyutmadı.
Benim olman uyutmadı; uyurken sevemiyordum seni.
Biraz daha, birkaç dakikacık daha...
günaydın güzel kadın...