bakkal amca, eskiden durumumuz pek iyi değildi. kocaman bir aile, o ailenin içinde ki çocuklar, bitmek bilmez istekler. yetişemiyordu tabii babam. her ne kadar belli etmemeye çalışsa da anlardım, zor bu devirde 4 çocuk babası olmak. birgün yine bakkalına ekmek almaya gelirken eşin oradaydı. kendisinin okuma yazması yokmuş, hiç bir şeyin de fiyatını bilmiyordu. 3 ekmek istedim, hesaplayamadı haliyle deftere de yazamadı. bunu fırsat bilerek çikolata ve cips de istedim. toplam fiyatını söyledim, o kadar tutmuyordu. kadın titreyen elleriyle deftere yazmaya çalışırken rakamları babamın sözleri çınladı kulaklarım da; "kızım" derdi, "bir insan şerefi için yaşamalı, onuru için. bir başkasının malında gözü olmamalı, aç da kalsa boynunu eğmemeli", utandım bakkal amca. yaptığım şeyden buna cüret edebilmekten utandım. sonra düzelttim hatamı merak etme. hesaplamada hata yapmışım deyip gerçek fiyatını söyledim. çikolata ve cipsi de yerine bıraktım. avucumda sıktığım, ellerimin teriyle ıslanmış olan paramı kadına uzatıp leblebi tozunu alıp çıktım bakkalından. ah bakkal amca, hiç bir şeyi şu leblebi tozuna değişmem...