kaybolan malezya uçağına ait gerçekçi teoriler

entry45 galeri
    28.
  1. okyanusa düşen bir uçak, deniz tabanında ya da yüzeyinde ama mutlaka onun bulunmasını sağlayacak bir iz bırakır.

    uçaklar, seyir halindeyken her ne kadar gökyüzünde olsalar da otomobiller gibi belli bir rotada ilerlemek zorundadırlar. uçak pilotlarının 'fir' hattı denen bu rotaların dışında uçuş yapması, uluslararası sivil havacılık kuralları gereği yasaktır. dolayısı ile düşen bir yolcu uçağının aranacağı güzergah, eğer ki hava korsanları tarafından kaçırılma ya da rota dışına çıkmaya zorlanma söz konusu değilse, rota çizgisinin denize izdüşümü ortay alınacak şekilde uçuş yüksekliğine göre değişken fakat maksimum beş kilometre genişliğinde bir koridordur. kaldı ki her yolcu uçağında, olası bir hava korsanı eyleminden uçuş kontrol kulelerini radyo dalgaları vasıtasıyla haberdar eden özel bir iletişim sistemi bulunur. bu imdat sinyalleri, kontrol kulesi elektronik sistemleri tarafından hemen yakalanarak yetkili birimlere iletilirler.

    günümüz yolcu uçakları, gelişmiş havacılık teknolojisinin en modern cihazları ile donatılmaktadır. bunlardan biri ve belki de en önemlisi olan radyo-telefon haberleşme sistemi sayesinde pilotlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, kesintisiz ve sağlıklı iletişim kurabilir, yaşadıkları sıkıntı ve karşılaştıkları problemleri yer istasyonlarına kolayca aktarabilirler. bu durumda, malezya uçağı için uçuş ekibince haber ya da sinyal verilmesine yetecek kadar dahi sürenin bulunamadığı, örneğin ani bir patlama veya çok örneği görülmese de gövdeden ani bir bölünme gerçekleşmiş olmalıdır.

    farz edelim ki böyle oldu ve uçak küçük ya da büyük parçalar halinde denize çakıldı. o vakit; deniz yüzeyinde bırakması gereken belirgin izler olmalıydı. örneğin, 'jet-a1' olarak adlandırılan ve petrolün rafinerisinde benzin ile mazot arasında, gazyağı benzeri bir ürün olarak elde edilen uçak yakıtının, uçağın düştüğü bölgede yüzeye yayılması beklenirdi ki bu yayılmanın gündüz saatlerinde yarattığı ışık kırılması ile çok uzaklardan dahi fark edilmesi mümkündür.

    bu izin, insan cesetlerinin köpek balıkları ve deniz canlıları tarafından yendiğini kabul etsek dahi yüzen bir yolcu koltuğu veya her hangi bir kanat ya da gövde elemanı olması da muhtemeldir. zira uçakların kalkış anında problem yaşamamaları için üretimleri esnasında sudan hafif çok sayıda yapım elemanı kullanılır. bu yüzer parçalar, saatler sonra olası rüzgar ve dalgaların etkisi ile oldukça geniş bir sahaya yayılsalar bile, metal veya yüksek frekanslı ses dalgalarını yansıtıcı özelliğe sahiplerse ki genelde öyledirler, arama-kurtarma uçakları veya helikopterlerinin uçuş rotası üzerinde bunları bulması normal şartlarda 6-8 saatlik bir süre alır.

    "kara kutu"* tabir edilen ve uçağın teknik verilerinin kayıt altına alındığı kutu ile kokpit içerisindeki son görüşmeleri kaydeden ses kayıt cihazının yerleştirildiği kutunun, yüksek basınca, çarpmalara, su altında kalmaya dayanıklı özel paslanmaz çelik malzemeden yapılmış oldukları ve içlerinin sıvı köpükle en şiddetli yangınlara karşı tecrit edilmiş oldukları bilinir. bunlardan, 'kara kutu' içerisine yerleştirilmiş özel bir verici, bu kutunun bulunduğu yerin tespit edilebilmesi amacıyla, uçak içerisinde konuşlandırıldığı yerden* düştüğü/ayrıldığı andan itibaren 30 gün süre ile 30 km çapında bir alana sinyal gönderir.

    bakınız! tecrübeli bir air france pilotu olan gerard feldzer konu hakkında euronews haber spikerine neler söylüyor;

    " bizlere, uçakta bulunan ve radyo sinyallerine yanıt veren radyo vericisinin yerel saatle 01:19'da, pilotun "tamam!iyi geceler..." şeklinde gerçekleşen son mesajından hemen sonra kapatıldığı söylendi.

    bunu, aklı başında bir pilot kendi isteği ile asla yapmaz. yapıyorsa da bir bildiği var demektir. olay, vietnam hava sahası üzerinde gerçekleşiyor ve bu son mesajdan hemen sonra uçak radardan çıkıyor. örnekleri yok değil! pilot küçük bir hava şeridine iner ve palmiye yaprakları ile uçağı gizler.

    biz, bazı bölgelerin etrafında nelerin uçtuğunu iyi biliyoruz. bugün, 70 kg ağırlığındaki Bin Ladin'i cep telefonu sinyali ile bulabilecek teknolojiye birileri sahipse, aynı kişiler 300 tonluk bir yolcu uçağını neden bulamasınlar ki. üstelik, kendileri tarafından imal edilmiş, bizim bildiklerimiz dışında kim bilir daha kaç çeşit özel sinyal yayabilen son model bir boing-777'yi. bu hiç mantıklı değil.

    Amerikalılar, Ruslar ve Çinliler, stratejik kapasitelerini ortaya çıkarmak istemedikleri için bu hususta bilgi paylaşımında bulunmuyorlar. Yani onlar her şeyi bildikleri halde bunu göstermek istemiyorlar. ölen 227 yolcu ve 12 mürettebatın yakınlarının günlerdir çektikleri çilenin de umurlarında olduğunu hiç zannetmiyorum."
    5 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük