SEN, Ucuza alınmış gümüş bir çikolata tepsisinde Bakan Beye rüşvet olarak giden beş yüz bin dolar...
Çikolataların altına dizilmiş... Beş yüz bin dolar... diyorsun.
O başlıyor:
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
*
Sen, Sizin Bakan Bey, sırf Reza öyle istedi diye bir polis müdürünü sürmüş diyorsun.
O başlıyor:
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
*
Sen, Koskoca bakanlarımız 29 yaşındaki pa-ra babası bir adamın önünde kırk takla atıyor... Bakanlar işlerini güçlerini bırakmış Reza Beye hizmet sunuyor... Reza Bey de Bakan Beyleri hediye yağmuruna tutuyor. Ne iş? diyorsun.
O başlıyor:
Siper et gövdeni...
*
Sen, Bir türlü sıfırlanamayan milyonlarca Euro diyorsun.
O başlıyor:
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.
*
Sen, Bakan Beyiniz Kuran ayetleriyle makara yapıyor, Çakıyorum ayetleri, sallıyorum ayetleri diye geyik çeviriyor, Bakara/Makara diye espri patlatıyor. Sesiniz çıkmayacak mı? diyorsun.
O başlıyor:
Dursun bu hayâsızca akın.
*
Sen, Milletin a...a koyacağız diyen adama sıfır kuruşa verdiniz Boğazdaki koruyu diyorsun.
O başlıyor:
Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli.
*
Sen, 7 yüz bin liralık kol saati... Patek Philippe marka... Kordonu timsah derisi... Kadranı mavi... Camı safir cam... Sizin Bakana Reza Bey tarafından hediye edilmiş... diyorsun.
O başlıyor:
Doğacaktır sana vaat ettiği günler hakkın.
*
Sen, Bir Bakan nasıl olur da Senin önüne yatarım Reza der... Ne iştir bu? diyorsun.
O başlıyor:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
*
Sen, Şehrizardan almışsınız villaları diyorsun.
O başlıyor:
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli.
*
Mehmet Akif, Allah, bu millete bir daha istiklal Marşı yazdırmasın demişti.
*
Bu temenniye bir ilave daha yapmak gerekiyor:
Allah, istiklal Marşının bir temizleme aracı olarak kullanılma çabasına tanık olmayı bu millete bir daha nasip etmesin.